KURTARICI SENSİN

KURTARICI SENSİN.

Farkındasınız değil mi?

Seçimler yaklaştıkça ve ekonomik çıkmaz büyüdükçe iktidar, farklı yollarla halkın dikkatlerini ekonomiden uzaklaştırmak için her yolu deniyor.

AKP Camiasının bile, “Bu kadarı da olmaz ki” dediği Ekrem İmamoğlu kararının bile milletin ekonomik sıkıntılarını unutturmadığını görünce iktidar yeni enstrümanları devreye sokmaya hazırlanıyor.

Sayın Cumhurbaşkanının yanı-başında boy gösteren Mehmet Şimşek için nabız yoklanıyor, “Mehmet Şimşek ekonomiyi düzeltir mi?” soruları soruluyor.

Bana bak kardeşim.

Tek adamın dediğinin ötesinde hiçbir kararın alınamadığı, hiçbir uygulamanın yapılamadığı ülkelerde, ekonominin başına kimi getirirseniz getirin sonuç alamazsınız.

Ekonomi kültüründen zerrece şüphe duymadığım Mehmet Şimşek’in bile “Faiz neden, enflasyon sonuçtur” tezine, ‘Saçmalık’ olarak baktığından zerrece şüphem yok. Ama bunu Cumhurbaşkanının karşısında dillendiremez, seslendiremez.

Yani sıkıntı, bize dayatılan ve bu güne kadar hiçbir ülkede denenmemiş, adına ‘Partili Başkanlık Sistemi’ dediğiniz bu ucube yönetim şeklindedir.

Sıkıntı, adı konuşmamış bu yapının Devlet Kurumları’nı çalışamaz hale getirerek parti organı haline getirmesindedir.

Çıkın sokağa, sorun kıdemli AKP seçmenine, ‘Nasıl gidiyor?’ diye sorun.

Size saldıracak ve ‘Ben Devletimin yanındayım’ diye höykürecektir.

Artık, partisini Devlet sanmaktadır çünkü.

Sonra da Bürokrasinin, yargının, güvenliğin tepelerine tırmandırılanları tek tek mercek altına alın.

Daha sonra kıt kanaat okuttuğunuz çocuklarınızın KPSS’de yüksek puan almasına rağmen kamuda ‘Mülakat’ engeline neden takıldığını sorgulayın.

Yetmedi, kamuda iyi bir koltuk edinmek için kırk takla atan zavallı güruhun, işi sağlama aldıktan sonra, sosyal medya hesaplarında, “Rızkımı veren Hüda’dır, kula minnet eylemem” diye efelendiklerini de mi görmüyorsunuz?

Yangın Söndürmeye gidenlerin bile “Sayın Cumhurbaşkanımızın talimatları ile” diye söze başladığı bir ülkeden bahsediyorum, Dostlar.
Yani güzel ülkemin içine düşürüldüğü acziyetin, Aziz Milletin yaşadığı ekonomik kaosun nedeni, ne dış güçler, ne faiz lobisi, ne Merkez Bankası’nın, ne Maliyenin başına atanan yetersizlerdir. Ne de 3 harfli marketlerdir.

Tek bir nedeni var, o da kaderimizin tek adamın iki dudağı arasında hapsedilmesidir.

Yani ülkenin kaderi, senin kaderin tek adamın iki dudağı arasında olduğu sürece Ekonominin başına kimi getirirseniz getirin, o iki dudaktan çıkacak talimatı uygulayacaktır.

Yani geleceğin, çok değil 6 ay sonra önüne gelecek sandıkta yapacağın tercihe bağlıdır.

Ya kurtarıcı gördüklerinin, kurtarıcı sandıklarının şapkadan tavşan çıkaracağına inanmayı sürdürecek, ya da geleceğini, çocuğunun karartılan hayatını veya torunun yaşındaki çocukların mahkum edildikleri geleceksizliği idrak edecek, tercihini buna göre yapacaksın.
Boşuna kurtarıcı aramaktan, kurtarıcı beklemekten vazgeç.

Kurtarıcı sensin.

Konuk yazar Ahmet ZORLU