Ahmet Zorlu
  Güncelleme: 25-02-2023 12:15:00   25-02-2023 12:12:00

ZAVALLI OLMAK.

ZAVALLI OLMAK.

Dün Sosyal Medyadaki sayfamda, büyük depremin ertesi Melikgazi Belediyesi’nin Deprem Bölgesine apar-topar yola çıkardığı Seyyar Mescid’in fotoğrafını paylaşıp, “Bölge insanı enkaz altında can çekişirken, deprem sabahı, bu seyyar mescidi yola çıkaran adamı Kahramanmaraş'a Belediye Başkanı yapmaya ne dersiniz?” diye sormuştum.

Sayın Palancıoğlu’nun trolleri birden hareketlendi.

Twıt atan, yorum yapan, adını bile yazamayacak bir tutma bana yorum yazıyor;

Diyor ki;

“Ayrıca siz müslüman mısınız değil misiniz bilemem ancak deprem olduğu dönemde bir çok insan müslüman olduğu için camiler de kaldı.Ben kiliseye gideni duymadım duydu iseniz onu da paylaşırsanız memnun oluruz.”

Noktalama, daha doğrusu noktasızlamaları düzeltmedim, cehaletin nirvanasında yaşadığını göresiniz diye.

Ama ince yerden dokunuyor.

Bak efendi, senin savunduğun adam, krizden fırsat yaratmak için seyyar mescid yola çıkardığı saatlerde, Dinsiz oldukları bilinen Japonlar, Yahudi İsrailliler, Ortodoks Ruslar, Hristiyan Almanlar, Yunanlılar, Hindu Hintliler ve daha bir çok inanca mensup toplumlar kurtarma ekiplerini, yaşam ve beslenme malzemeleri ile birlikte yola çıkarmışlardı.

Senin gibi cahillerin savunduğu adamlar ‘Seyyar Kur-an Kursu’ dizayn ederken o ülkelerden gelen ekipler sahra hastanelerini, seyyar temizlik kabinlerini, Çadır Kentlerini çoktan kurmuşlardı.

Zira onlar, senin gibi yoz yobaz değildi.

Onlar için hangi dine mensup olursa olsun, insan önemliydi.

Yani Şairin dediği gibi, “Nerede bir can ölse, oralı olur yüreğim. Olmalı, yoksa insan olmaz yüreğim” diye düşünenlerdi. 

Merakını gidereyim, ben de "Dindarlığın Allah'a göster, bana insanlığın lazım" diye düşünenlerdenim.

Faceden gelen yorumlara hiç girmeyeceğim, zira profillerine baktığımda bitamamı, bu iktidarın kayığında yer bulmuşlardan oluşuyordu, cevap vermek gereksizdi.

Ama onların kalemlerine kumanda edene iki çift lafım olacak;

Bak efendi, seni anlıyorum diyeceğim ama anlamıyor, anlamaya çalışıyorum.

Biliyorum, Haseki’nin Haseki’sisin. 

Yani gözdenin gözdesi.

Talas’tan başlattığın yolculuğu Büyükşehir’de, ardından belki TBMM’de noktalamak istiyorsun.

İnsanın hedeflerinin  olması güzeldir.

Ancak hedeflere yürürken  maske takmamak, olduğu gibi görünmek önemlidir.

“Keşke Yunan galip gelseydi… Atatürk ile Zerrece muhabbeti olan benim cenazeme gelmesin… Saat 9’u beş gece kenefe gidin..” diyen bir adamın ölüm yıldönümünde taziye mesajı yayımladın eleştirdik, trollerini harekete geçirdin.

Oysa, yönettiğin ilçenin halkından bir özür dileyebilirdin.

Ardından insanlar enkaz altında soğuktan donarak can verirken seyyar mescid yola çıkardın, alay konusu oldun, bölge için sergilediğin diğer çabalarının bitamamı gölgede kaldı, yine trollerini devreye soktun.

Fetö’den soruşturma geçiren, tutuklanan, yargılanan, beraat eden, hatta göreve dönmesi için idare mahkemelerinde açtıkları davaları bile kazanan onlarca, yüzlerce, binlerce insan atama beklerken, Memleket Büyüklerinin Pansilvanya Rehberini sessiz sedasız danışman yaptın. Bilmediğimizi, bilmeyeceğimizi, yutturacağını sanıyorsun.

Zaman her şeyi not ediyor.

Ya bu yıl, ya gelecek yıl seçmenin kantarına çıktığında göreceksin, birinin gözdesi olmak mı, milletin gözdesi olmak mı, sorusunun cevabını.

Konuk yazar Ahmet ZORLU

  Bu yazı 5987 defa okunmuştur.
  YAZARIN DİĞER YAZILARI
BİZİ TAKİP EDİN
  • Tüm Anketler
    Web sitemize Beğendinizmi?
    HABER ARŞİVİ
    YUKARI nisbar giriş betnis giriş yakabet giriş