Ahmet Zorlu
  Güncelleme: 26-12-2022 10:00:00   26-12-2022 09:57:00

BÖLÜYORSUN, ETME

BÖLÜYORSUN, ETME..

Hiç kimsenin, doğduğu yeri, anne-babasını, mensup olduğu kavmi, cinsiyetini, rengini, dilini, doğmadan önce seçme hakkı yoktur.

Ve biz o nedenle, “Yaratılanı sevmek zorundayız, Yaratandan ötürü..”

Her milletin, her toplumun, her kavmin içinden çıkar, çıkabilir hain de, teröristte, hırsız da, lafı dinlenesi saygıdeğer insan da.

Kendini, başka milletlerden, başka toplumlardan, başka insanlardan üstün görmek, bana göre iflahı mümkün olmayan beyinsel bir hastalıktır.

Refah içinde yaşayan toplumlar, asgari müştereklerde ortak hedefler ortaya koyabilmiş toplumlardır.

Bu ülke topraklarının düşman çizmesi altında olduğu dönemi hatırlayın.

Antep’e boşuna Gazi, Urfa’ya boşuna Şanlı, Maraş’a boşuna Kahraman Ünvanları verilmemiştir.

Zira, bu kentler işgal edildiğinde, bu kentlerin halkı tüm güçlerini seferber ederek emperyalizme dünyayı dar etmesini, topraklarından söküp atmasını bilmiş, kadim milletin mensuplarıdır.

Çanakkale’ye gidipte geri gelmeyen, birer büyüğümüz mutlaka vardır.

Ve o Kahramanlar, yedi düvele karşı göğüslerini siper ederek düşmanı söküp atmıştır ülke topraklarından.

Demokrasi bir tahammül rejimi olduğu gibi, düşüncelere saygıyı da esas alır.

Birleşmiş Milletlerin belirlediği kriterler çerçevesinde hazırlanan, “İnsani yaşam Endeksi”nin ilk 20’sinde Ak Partili belediyemiz yok diye, bu ilçeleri küçümsemek bir ayrıştırmadır. İstanbul, Ankara gibi Belediyelerin halkın oyuyla seçilmiş başkanlarını yok saymak, ellerini, kollarını bağlamakta öyle.
Muhalif partiden başkan seçiyorlar diye, ülkenin en büyük 3. Kentini toptan ‘Gavur’ diye nitelemek, onları gün 24 saat rakı masasında görmek, göstermek bir ayrışmadır.

Ülkenin düşünen, üreten, Türkiye’yi Dünyaya güzellikleri ile lanse eden bilim adamını, yazarı, şairi, sanatçıyı küçümseyecek, itibarsızlaştıracak uygulamalar birer ayrışmadır.

Biliyor musunuz, Cumhuriyet Hükümetleri döneminde ‘Nazım Hikmet’ Vatan Haini ilan edilmişti.

Oysa bu gün, Nazım’ın dünyasına en yabancı siyasilerimizin bile başucu kitaplarıdır, Nazım’ın Şiirlerinin yer aldığı kitaplar.

Çünkü o şiirlerde Memleket hasreti, memleket sevdası vardır.

Üstesinden gelinemeyen fikirleri taşıyan kafalara saldırmak, acziyetin bir ifadesidir.

Şairleri, yazarları, sanatçıları susturma girişimini de ben bu acziyetin eyleme dökülmüş hali olarak görüyorum.

Ya da, İhsan Eliaçık’a “İstanbul dışına çıkamazsın” hükmü vermek, ne denli insan hakları ile örtüşür, takdiri size bırakıyorum.

Güzel ülkemde, Müslümanı, Hristiyanı, Ateisti, Alevisi, Kürdü, Çerkesi, Lazı etnik ve dini özellikleri ile değil, ‘İnsan’ özelliği ile ön plana çıkaran anlayış ve düşünce sakatlanmıştır, yok edilmek istenmektedir.

Buna karşılık, Yüce Dinimizi değiştirip kendince din uyduranların önü açılmakta, milyonların bu uyduruk adamların peşinden gitmesi sağlanmaktadır.

Ömrü üniversite kürsülerinde geçmiş, dünyanın sayılı üniversitelerinde ders verenlerin pasaportlarının alınarak yurtdışına gitmeleri engellenirken, kerameti kendinden menkul bazı adamlar ‘Kanaat Önderi” olarak toplumda, eğitim kurumlarının kürsülerinde beyin yıkamakta, indirilen din yerine gençliğe, uydurulan hurafeler ‘Din’ olarak yutturulmaktadır.

Ordu darmadağın, orduya bağlı birimlerin kapısında kilit vardır. Hangi birlik hangi kuruma bağlı, genelkurmay başkanının görevi nedir belli değildir.
Azılı Kapitalizm, artık ordunun fabrikalarının sahalarına konmak ve konut siteleri kurmak için iktidara ‘Özelleştir’ diye baskı yapmaktadır.
Türk Silahlı Kuvvetlerine Subay yetiştiren Harp Okulları, Askeri Liseler kapatılmıştır.

Terörle Mücadele ederken uzuvlarını kaybeden kahramanların tedavi ve rehabilite edildiği Askeri Hastaneler artık sıradan birer hastaneye dönüştürülmüş ya da kapısına kilit vurulmuştur.

Üniversitelerin içine düşürüldüğü durum tam bir dram.

Bilim adamı kisveli bazı adamların, üniversite rektörlerinin, fakülte dekanlarının iktidara yamanmak adına sergiledikleri şaklabanlıklara milletçe tanığız.

Yani diyeceğim Sayın Yöneticiler.

Biz birlikte olduğumuz zaman anlamlıyız.

Biz birlikte olduğumuz zaman güçlüyüz.

Biz birlikte olduğumuz zaman emperyalizme kafa tutabiliriz.

Hala farkında değilsiniz belki ama..

Bölücü söylemler, bölücü uygulamaların senaryosunu emperyalizm yazmakta, oyuncuları da maalesef içimizden çıkmaktadır.

Hala tren kaçmadı.

Bütün mesele, 3 oy fazla alayım düşüncesi ile dillerinden zehir akıtanların o dillerine acı biber sürme noktasında kararlılık göstermektir.

Sağduyulu her insanın bu günlerde, Nazım’ın ‘Vatan’ Şiirini bir kez daha okumalarını öneririm.

Konuk yazar Ahmet ZORLU

  Bu yazı 6168 defa okunmuştur.
  YAZARIN DİĞER YAZILARI
BİZİ TAKİP EDİN
  • Tüm Anketler
    Web sitemize Beğendinizmi?
    HABER ARŞİVİ
    YUKARI nisbar giriş betnis giriş yakabet giriş