Türkiye'de her yıl yaklaşık 200 bin kişi kalp krizi nedeniyle hayatını kaybediyor

Kalp krizi, tüm dünyada ve Türkiye'deki ölümlerin en sık sebebi olarak biliniyor.
 Tarih: 26-04-2024 14:02:05
Türkiye'de her yıl yaklaşık 200 bin kişi kalp krizi nedeniyle hayatını kaybediyor

Kalp krizi, tüm dünyada ve Türkiye'deki ölümlerin en sık sebebi olarak biliniyor. Beslenme alışkanlıklarının bozulması, obezite oranının artması, sigara kullanımı, çevresel stres faktörlerinin fazlalığı, hava kirliliği gibi sebepler kalp krizinin görülme sıklığını oldukça etkiliyor.

Türkiye'de kalp krizi nedeniyle her yıl yaklaşık 200 bin kişinin hayatını kaybettiğini aktaran Türkiye İş Bankası grup şirketlerinden Bayındır Sağlık Grubu, Bayındır Söğütözü Hastanesi Kardiyoloji Uzmanı Doç. Dr. Mutlu Güngör, düzenli hekim kontrolleri, kronik hastalıkların erken teşhisi ve tedavisi, sağlıklı yaşam alışlanlıkları ile kalp hastalıklarından korunmanın mümkün olduğunu vurgulayarak,  kalp krizi ve diğer kalp hastalıklarını önlemek için dikkat edilmesi gerekenler hakkında bilgi verdi.

Kalp krizi, koroner arterler olarak bilinen kalbi besleyen damarların tıkanması sonucu, kalp dokusunun hasarı ile sonuçlanması şeklinde ifade ediliyor. Gelişen medikal ve girişimsel tedaviler, balon ve stent teknolojilerinin ilerlemesi kalp krizinde sağ kalımı artırıyor.

SİGARA TANSİYONU YÜKSELTİYOR!

Damar sertliğinin gelişmemesi ve kalp krizini önlemek için birtakım tedbirlerin alınması gerektiğini ifade eden Bayındır Söğütözü Hastanesi Kardiyoloji Uzmanı Doç. Dr. Mutlu Güngör, “Sigara, endotel olarak bilinen damarın iç yüzeyine hasar veriyor ve kanın akışkanlığını azaltarak kanda pıhtılaşmayı artırıyor. Bozulmuş bir endotelde, pıhtılaşmanın da artması ile beraber damarın tıkanma riski çok daha fazla oluyor. Sigara ayrıca hem tansiyonu yükseltiyor hem de damarlarda büzülmeye sebep olarak yine endotel hasarına neden oluyor. Sigara kullanan hastalardaki damar sertliği çok daha yaygın oluyor. Bacak damar tıkanıklıkları da hemen hemen neredeyse sadece sigara içen hastalarda görülüyor. Sigara dışında alınması gereken bir diğer tedbir ise kan basıncı kontrolü. Damarın içindeki basınç ‘tansiyon’ olarak tanımlanıyor. Tansiyon ne kadar yüksekse damar iç yüzeyine olan travma da o kadar fazla oluyor. Bu nedenle kan basıncı yani tansiyonun mutlaka normal sınırlarda tutulması gerekiyor. Hipertansiyon, 130/80 mmhg üzeri değerleri ifade ediyor. Burada unutulmaması gereken konu, hem büyük hem de küçük tansiyonun normal sınırlarda olması. Bir değerin bile yüksek olması, hipertansiyon tanımı için yeterli oluyor. Hastadan hastaya değişmekle beraber genellikle 135/85 mmhg üzeri değerlerde medikal tedavi gerekliliği bulunuyor. Hayat tarzı değişikliği de tansiyon kontrolünde etkin oluyor. Tuzsuz diyet, düzenli egzersiz, kilo kontrolü de kan basıncı kontrolünde özellikle genç hastalarda medikal tedavi kadar etkin olabiliyor. Tansiyonla ilgili olarak unutulmaması gereken önemli bir nokta da, hipertansiyonun genellikle klinik şikayet yaratmadığıdır. O yüzden herhangi bir şikayet olmadığı halde ayda bir kez de olsa mutlaka tansiyon ölçümü yaptırmak, 130/80 mmhg üzeri durumlarda bir doktor muayenesi olmak gerekiyor” dedi.

BU RAHATSIZLIKLAR KALP HASTALIKLARI RİSKİNİ ARTIRIYOR!

Kalp hastalıkları riskini artıran rahatsızlıkların teşhis ve tedavi edilmesinin önemini vurgulayan Doç. Dr. Mutlu Güngör, “Diyabet bir diğer adıyla şeker hastalığı kalp damar tıkanıklıklarının en sık sebeplerinden biri olarak biliniyor. Kandaki fazla şeker, damar iç yüzeyinde birikerek damar sertliğine sebep oluyor. Dengesiz beslenme, obezite, sedanter (hareketsiz) ve stresli yaşam tarzı nedeniyle şeker hastalığının görülme sıklığı her geçen gün artıyor ve maalesef daha erken yaşlarda görülüyor. Diyabetten korunmadaki en etkin yol, dengeli beslenme ve egzersiz alışkanlığının edinilmesi. Şeker hastalığı da hipertansiyon gibi sinsi seyrediyor. Bu sebeple hastalığın erken evrelerinde hiç şikayet olmayabiliyor. Bu da tanıda gecikmelere sebep oluyor. O yüzden mutlaka belli periyotlarla doktor kontrolü yapılarak, hastalığın uç organ hasarı oluşturmadan tanı ve tedavisi sağlanması gerekiyor. Vücutta üretilebilen veya dışardan gıdalarla alınabilen bir madde olan kolesterol ise vücut için gerekli. Ancak kolesterolün fazlası, damar duvarında birikerek damar sertliği oluşumunu başlatıyor. Kolesterol,  kötü olarak bilinen LDL kolesterol ve iyi olarak bilinen HDL kolesterol olmak üzere iki türde görülüyor. Damar sertliği yapan LDL kolesterolünün normal değeri 130 mg/dl altında olmalı. Kolesterolün ilaç tedavi gerekliliği hastanın kalp damar hastalığı risk faktörlerine ve kan kolesterol seviyesine göre değişiyor. Hastanın damar yapısına veya risk faktörlerine göre agresif ilaç tedavisi verilebileceği gibi ilaçsız takipte planlanabiliyor” diye konuştu.

KALP KRİZİ GEÇİRENLERİN ÇOĞUNUN KRİZ ÖNCESİNDE ÖNEMLİ BİR ŞİKAYETİ OLMUYOR

Düzenli hekim kontrollerinin kalp hastalıklarından korunmanın en önemli faktörlerden olduğunun altını çizen Doç. Dr. Güngör, “Kalp krizi geçiren hastaların büyük bir bölümü kriz öncesi önemli bir şikayet tanımlamıyor. Ayrıca kronik hastalıklar da uç organ hasarı gelişmeden önce klinik bulgu vermeyebiliyor. Dolayısıyla özellikle risk grubunda olan kişilerin yıllık kontrollerini mutlaka yaptırması gerekiyor. Postmenopozal (menopozdan sonraki dönem) kadınlar, kırk yaş üstü erkek hastalar, sigara kullanan kişiler ve diyabetik olan hastalarda bu kontroller çok daha fazla önem arz ediyor” ifadelerini kullandı.

ZEYTİNYAĞI KALP HASTALIKLARINDAN KORUNMADA ÖNEMLİ ROL OYNUYOR

Kalp hastalıklarında kilo kontrolü ve sağlıklı beslenmenin önemine değinen Doç. Dr. Mutlu Güngör, “Fazla kilo, yine kalp damar hastalıklarının önemli risk faktörlerinden birİ olarak karşımıza çıkıyor. Fazla kiloyla mücadelenin temeli düzenli egzersiz ve dengeli beslenmedir. Kalp hastalıklarından korunmak için düzenli yürüyüş yapmayı, az yemeyi alışkanlık haline getirmek gerekiyor. Yeme alışkanlıkları için başlangıçta diyetisyen önerisi alınması önemli. Besin değeri yüksek, lifsel yapıda, omega 3 içerikli, düşük karbonhidratlı gıdalar tercih edilmeli. Son dönemlerde maalesef fastfood tarzı beslenme alışkanlıklarımızda her geçen gün artıyor. Hayvansal yağ oranları yüksek, yüksek kalorili, raf ömrünün uzatılması için katkı maddeli ve tuz içeriği yüksek bu ürünlerin aşırı tüketilmesi durumunda beklendiği gibi obezite, hipertansiyon, kolesterol, diyabet gibi hastalıklar da artıyor. Fastfoodun tam tersi olarak akdeniz usulü beslenme, zeytinyağı kalp damar hastalıklarından korunmanın anahtarlarından birisi olarak biliniyor. Zeytinyağı antioksidan etkisi sayesinde damar sertliğini azaltırken, doymamış yağ olduğu için kolesterolü düşürücü etkisi bulunuyor. Alkol de içerdiği şeker dolayısıyla obezite ve şeker hastalığına sebep olabiliyor. Alkol aynı zamanda vücudun sıvı yükünü artırarak kalp yetmezliğinin kötüleşmesine ve çarpıntılara yol açabiliyor” diye konuştu.

KAS GÜCÜNE DAYALI SPORLAR YERİNE AEROBİK EGZERSİZLER TERCİH EDİLMELİ

Günde mutlaka 45-60 dakika egzersiz yapılması gerektiğini aktaran  Güngör, sözlerini şöyle noktaladı:  “Egzersiz yapmak, kan basıncı kontrolü sağlayarak şeker ve kolesterol düzeylerini düşürüyor. Egzersiz mümkünse her gün yapılmalı. Kas gücüne dayalı sporlardan ziyade tempolu yürüyüş, yavaş tempo koşu, bisiklet veya yüzme gibi aerobik egzersizlerin tercih edilmesi gerekiyor. Yapılan egzersizlerde nabzın yükselmesi, hafif terleme sağlanmalı, alışveriş gezisi şeklinde olmaması önem taşıyor. Yürüyüş sırasında birlikte yürüdüğümüz kişiyle rahat konuşabilmemiz, tempomuzun yetersiz olduğu anlamına geliyor”

Etiketler
  Editör: Adnan Korkmaz   Kaynak: Kurum Bülteni
  YORUMLAR 0 Yorum YORUM YAP
Bu Haber'e ilk yorum yapan siz olun.
  DİĞER SAĞLIK Haberleri
BİZİ TAKİP EDİN
  • Tüm Anketler
    Web sitemize Beğendinizmi?
    HABER ARŞİVİ
    YUKARI nisbar giriş betnis giriş yakabet giriş