Güncelleme: 12-05-2019 09:55:00   07-05-2019 09:11:00

İçimizdeki cahiller…

Değerli yazar Prof. Dr. İlber Ortaylı’nın ‘Tarihin İzinde’ adlı kitabında aynen şöyle bir cümle geçiyor: “Türkler tarihçi bir millet değil, Tarihi olmak tarihçi olmak demek değildir.”

Evet gerçekten çok anlamlı ve üzerinde düşünülmesi gereken bir cümle.

Bugün şöyle bir örnek vermek istiyorum.

Malumunuz sosyal medya ve gelişen teknoloji  ile 7’den 70’e herkes internet kullanır oldu.

Türk milleti önemli ve özel günlerde, sosyal medyada paylaşımlar yapıyor.

Peki bu paylaşımları bilinçli mi yapıyoruz?

Bugün 3 Mayıs Türkçülük Günü ile ilgili sosyal medyada paylaşımlar ayyuka çıktı.

Bu paylaşımları yapan kaç kişi acaba neden bugüne Türkçülük Günü denildiğini, 3 Mayıs’ın anlamını, önemini biliyor mu?

Bilenler, bilinçli paylaşım yapanlara sözüm yok tabii ama çoğunuz bilmiyorsunuzdur.

Kısaca 3 Mayıs Türkçülük Günü, Türkçülüğü savunan 10 yazar hakkında ırkçılık suçlamasıyla dava açıldı. 3 Mayıs 1944’te cezaevinde işkence ve dayak yiyen yazarların anma günü olarak başlayan o gün, binlerce Türk genci bu hareketi başlattı.

Hüseyin Nihal Atsız o gün “3 Mayıs Türklerin Günü’dür. Ona bir bayram diyemeyeceğiz, çünkü yıllarca süren büyük ıstırabımız o gün başlamıştır” diye 3 Mayıs’a dikkat çekmiştir.

O gün, bugündür 3 Mayıs Türkçülük Günü olarak kutlanır.

Ben önce insanım ama Türk ve Müslüman olmaktan da gurur duyuyorum. Bizler kadere iman eden insanlarız. Kimliğimizi unutmamalıyız, kaderimizde Türk ve Müslümanlık varsa bu kimliğimizi asla ve asla saklamamalıyız. Bunu yaparken tabi ki de ırkçılıktan bahsetmiyorum. Önce insanız, hiçbir ırkı, hiçbir etnik kökeni küçümsemekten, bölmekten bahsetmiyorum.

Yazımın başında dedim ya, tarihin bilmeyen bir milletiz.

Hüseyin Nihal Atsız’ı, Ziya Gökalp’i okumadan ön yargı ile yaklaşan bir milletiz.

Atsız, ölümünün üzerinden 43 yıl geçmiş olmasına rağmen bugün bile geride bıraktığı Türklerin tarihini konu edindiği edebî eserleri, tarih araştırmaları ile büyük beğeni alırken...

Gökalp, uluslararası kültürün yapıcı öğesinin ulusal kültürler olduğunu savunup, Saray edebiyatının karşısına halk edebiyatını koyarak, Türklüğü yüceltirken...

Bunlar gibi yiğit Türkçüler tüm dünyaya Türk’ün gücünü, bilgisini, fikrini gösterirken...

Kendi içimizdeki diplomalı cahiller (!) bu adamları ırkçılıkla suçluyor...

Kısacası tarihimizi okuyalım, okutalım, cahil kalmayalım...

Ve hiçbir zaman unutmayalım ki...

Türk Ergenokondaydı, Türk Romadaydı, Türk Çindeydi, Türk Malazgirtteydi, Türk Konstantinopolisteydi, Türk Çanakkaledeydi, Türk tarihin her dönüm noktasındaydı ve o Türk ilelebet olacak.

Ne mutlu TÜRKÜM diyene…

  Bu yazı 2187 defa okunmuştur.
  YAZARIN DİĞER YAZILARI
BİZİ TAKİP EDİN
  • Tüm Anketler
    Web sitemize Beğendinizmi?
    HABER ARŞİVİ
    YUKARI nisbar giriş betnis giriş yakabet giriş