Metin Çınar
  Güncelleme: 01-02-2020 11:22:00   01-02-2020 10:43:00

İKTİDARDA KALMA

                                                       İKTİDARDA KALMA

“Kimseden izin almadan ve başkasının iradesine bağımlı olmaksızın, eylemlerini düzenleyebilip malları ve kişilikleri üzerinde uygun buldukları şekilde tasarruf edebilme serbestliğine özgürlük denir. (John Locke) “diye başlayan, Daron Acemoğlu – James A. Robinson yazarlı, Yüksel Taşkın çevirisiyle Doğan Egmont Yayıncılık ve Yapımcılık Tic. A.Ş. ne ait yayın haklı “DAR KORİDOR” adıyla çıkan geniş ve derin bir çalışma. İlk baskı Ocak 2020 de yapıldı, sanırım bu eseri ilk okuyanlardanım. Kitap 600 sayfa civarında. İlgililerine tavsiye edebileceğim bir eser. Sabırla okunmalıdır. 

Özgürlük; tüm insanların en temel arzularından biridir. Hiç kimse başkasının yaşamına, sağlığına, özgürlüğüne ve malına zarar vermemelidir. 2011 yılında Beşar Esad’ın baskıcı yönetimine karşı bir kaç çocuğun Dara şehrinde bir duvara”Halk hükümetin düşmesini istiyor” diye yazdığı için tutuklanıp, işkence görmesine karşı halkın toplanıp bu olayı protesto ederken, göstericilerden iki kişinin rejim güçleri tarafından öldürülmesiyle patlak vermişti. Devamında bu tür protesto gösterileri tüm ülkeye yayılmıştı. Özgürlük isteyen halk, kendilerini bir iç savaş içinde buluverdi. Bu durum hala devam etmektedir. Bu karanlık ortamdan yararlanmak isteyen ve son dönemlerin en büyük felaketlerinden olan Işıd diye bir terör örgütü çıkıvermişti. Devlet adını verdiğimiz yapıların çöküşüyle, ortaya çıkan facia (insanlık açısından da) hiç de şaşırtıcı olmamalıdır.

GILGAMIŞ

Kral Gılgamış halkına sağladığı kamu hizmetleri ve ticaret sayesinde gelişen çok önemli bir kent yaratmıştı (M.Ö. 4200- Sümer tabletlerinde). Görkemli saraylar yapmış, güzel yollar açmış, güçlü kaleler inşa ettirmiş, kent meydanları kurdurmuş, halkını güzel evlerde oturtturmuştu. Yine de bir şeyler eksikti. Kent onundu. Sokaklarında kasılarak, kibirle, başı yukarıda yürür, yurttaşlarını vahşi bir boğa gibi ezer geçer. O kraldır, ne isterse yapar, babadan oğlunu alır ve eziyet eder, annesinden kızını alır ve kullanır dı. Kimse ona karşı koymaya cesaret edemezdi. Kral Gılgamış kontrolden çıkmıştı. Umutsuzluk içindeki halk, “Cennetteki göklerin tanrısı ve Sümer tanrılarının panteonundaki baş tanrı Anu’dan; Gılgamışı (devleti) frenleyecek ve yeteneklerini olumlu yönde kullandıracak bir denge ve denetim mekanizması olarak” Gılgamışın da ikizi denebilecek Enkidu’ nun gönderilmesini istemişlerdi. Anu’nun bu Gılgamış sorununa bulduğu çözümle Gılgamış denetim altına alınmış olacaktı. ABD’nin ilk kurucu babalarından J. Madison da Anu’nun bu çözümünden etkilenecek ve anayasaların “hırsların diğer hırsları dengelemesi” için tasarlanmaları gerektiğini savunacaktı.

Gılgamış ikiziyle (Enkidu) ilk kez yeni bir gelinin ırzına geçmek üzereyken karşılaşmış ve kavgaya tutuşmuşlardı. Kavgayı Gılgamış kazansa da, rakipsiz ve despotik gücünü kaybetmiş, karizmayı çizdirmişti. Bu kavga Uruk’ta denge ve denetlemeyi sağlamamıştı. Çünkü; tepeden indirilen bu mekanizma genellikle fayda sağlamayacağı gibi, Uruk’ta da başarılı olmamıştı.

Kısa süre sonra Gılgamış ve Endiku aralarında anlaştlar, sarılıp öpüştüler. Kardeş gibi el ele tutuştular. Yan yana yol aldılar ve yakın arkadaş oldular. Özgürlük gelmemişti.Çünkü; özgürlüğün devlet ve yasalara ihtiyacı vardır. Özgürlük, devlet veya onu denetim altında tutan seçkinler tarafından verilen bir şey değildir. Sıradan insanların elde etmesi gerekli bir şeydir. Özgürlük; siyasete katılan, gerektiğinde protesto eden ve gerekirse hükümeti seçimle düşürebilen hareketli bir topluma ihtiyaç duyar.  

Özgürlüğün oluşması ve yeşermesi için hem devletin hem de toplumun güçlü olması gerektiğidir. Şiddeti engelleyecek, yasaları uygulayacak ve insanların kendi tercihlerini yapıp hayata geçirmeleri için hayati öneme sahip kamu hizmetlerini sunacak güçlü bir devlete, Devleti denetlemek ve sınırlandırmak içinse güçlü ve hareketli bir topluma ihtiyacı vardır.

Despotik devletlerin yol açtığı korku ve baskı ile devletin yokluğu sonucunda ortaya çıkan şiddet ve kanunsuzluğun arasında sıkışmak, özgürlüğe giden dar bir koridordur. İşte bu koridorda devlet ve toplum birbirini dengeler. Denge, ani ve radikal bir değişimle oluşmaz. Söz konusu olan, Devlet ile toplum arasında sürekli ve her gün yenilenen bir mücadeledir. Bu mücadele beraberinde avantajı da getirir. Koridor içinde devlet ile toplum sadece rekabet etmez, işbirliği de yapar. Aralarındaki işbirliği, devletin toplumun ihtiyaç duyduğu hizmetleri gerçekleştirme kapasitesini artırır. Bir yandan da toplumun devletin kapasitesini kontrol etmek için daha büyük hareketliliğe kavuşmasını teşvik eder.

Bunu bir kapıdan ziyade “koridor” yapan unsur ise özgürlüğün kazanımının bir süreç olmasıdır.” Dar” olmasının nedeni ise, başarının hiç de kolay olmamasıdır.

İKTİSADİ DÜZENSİZLİK YARAT, İKTİDARDA KAL

Komünizmin çöküşüyle serbestlik ortamına kavuşmuş Gürcistan’da özel sektör taşımacılık alanında beklenmedik bir bolluk yaşanmıştı. Cazip ve karlı bir alan olan dolmuş otobüsleri olan maşturkalara muazzam bir ilgi vardı. Şevardnadze hükümeti seyyar satıcılar ve maşturka alanlarında köklü bir yapılanma yapma iddiasıyla yola çıkmıştı. Bunun için de ilk olarak, sarhoş olmadıkları ve tansiyon gibi sağlık sorunları olmadığına dair maşturka şoförlerinden her gün sağlık raporu almaları düzenlemesi getirilmişti. Seyyar satıcılarda yılda iki defa olmak üzere maşturka şoförleri gibi sağlık sertifikası almak zorundaydı. Bu kuralların uygulanması hiç de kolay değildi. Zaten Şevardnadze bunu bildiği için bu yapılanmayı getirmişti. Kimse sağlık raporu almamaktaydı. Hükümet yasal takip altına almak için bu uygulamaya girmiş, kaçınmak isteyen sürücüler de, rüşvet verme yoluna itilmişlerdi. Her köşe başında trafik polisleri çevirdiği sürücülerden rüşvet almaktaydı. Daha sonra bu uygulamalar sistemli bir politikanın parçası haline getirilmesiydi. Bunu zorunlu kılan iktisadi kurallar değil, siyasi mantıktı. İktisadi düzensizlik yaratarak, iktidarda kalmaktı. Şevardnadze’nin böyle davranmasının sebebi; diğer devlet inşacılardan daha zayıf bir konumda olmasındandı.

Biraz daha ileri giderek, meclis üyelerine ve milletvekillerine sağladığı illegal zenginleşmeleriyle devam etmesiydi. Artık hırsızlıklarını gizlemiyor yandaşlarına ve akrabalarına devlet zenginliklerini açıktan aktarıyordu.

GÜL DEVRİMİ

Düşük seviyede yolsuzluk, yüksek seviyede yolsuzluk diye adlandırılan iki sistem geliştirmişti. Üst düzey seçkinler, parlamento üyeleri ve kıdemli kamu görevlilerini bir grup haline getirdi. Bu kişilerin Sevardnadze rejiminden çıkarları olması sağlanmıştı. Gelen uluslar arası yardımlar bu gurup içerisinde paylaştırılıyordu. Bu hırsızlıklardan yararlanmanın sürekliliği, Sevardnadze’nin iktidarda kalmasına bağlıydı. Bu nedenle onunla işbirliği yapmak zorundaydılar. Genellikle iktidara dahil etmek istediği kişilere seçilmiş varlıkları özelleştirme adı altında ucuza sattı. Bu Rus türü özelleştirme sistemi idi. Maşturka şoförlerine yapılan muayene gibi uygulamalarla yasa dışılığın teşvik edilmesi stratejinin birer parçalarıydı.

Kabine üyeliğinin sisteme dahil edilme ve yolsuzluk aracı olarak kullanılması had safhaya çıkmıştı. 2000 yılında hata edip, Adalet Bakanı olarak atadığı Mihail Saakaşvili’nin bu yolsuzluk sistemine dahil olmayı reddetmesiyle, görevden uzaklaştırılmıştı. Ve kısa süre sonra, adına “GÜL DEVRİMİ” denilecek bir girişimle hırsızlık düzenine son verilmişti.

Matematikte netlikler vardır. Mutlak değerlerden bahsedilir. Virgül sonrası veya öncesindeki sayıların bile ulaşılabileceği yöntemlerdeki sonuçlardır. Oysa sosyal olaylarda bire bir sonuç bekleyemezsiniz. Olsa olsa benzerliklerden bahsedebilirsiniz. Denir ya tarih, tekerrürden ibarettir. Doğru veya yanlış. Ancak, evrensellikteki değerlerin ihmali ve istismarının sonuçları aynı olmalıdır. Suçlu, cezalandırılır. Cezanın amacı, caydırıcılığıdır.

  Bu yazı 4118 defa okunmuştur.
  YAZARIN DİĞER YAZILARI
BİZİ TAKİP EDİN
  • Tüm Anketler
    Web sitemize Beğendinizmi?
    HABER ARŞİVİ
    YUKARI nisbar giriş betnis giriş yakabet giriş