DEVE MİSİNİZ?
Helal; “meşru, yasal veya uygun” anlamındadır. Haram teriminin zıt anlamındadır. Çoğu zaman “mübah” ile eş anlamlı olarak da kullanılır. “hakkını helal etmek” deyimi hakkını, emeğini bağışlamak anlamındadır. “Helallik dilemek” ise birinden hakkını helal etmesini istemek anlamındadır.
Devlet hiçbir ayrım gözetmeden halkın refahını, sağlığını, huzurunu güvenliğini korumak için gereğini yapmak zorundadır. Devletin kuruluş amacı budur. Devleti yönetenler sorumluluklarını "kişiselleştirip" helallik isteyemez. Devleti, halk adına yöneten, sorumluluk alan, sözleşme imzalayan kişiler "helallik" isteyemez. Bir devlet başkanı veya devlet görevlisi kanunlarla verilen görev ve sorumluluklarını yerine getirememede gösterdikleri basiretsizlik ve başarısızlıkları karşılığında halktan helallik isteyemez, (aksine) hesap vererek siyasi ve hukuki gereğini yerine getirme mecburiyetindedir. Her beş yılda bir halkın karşısına (beş dönemdir) çıkan günümüz iktidar partisi ve lideri, halka verdiği sözleri yerine getirmeme karşılığında helallik istemiyle sorumluluktan kurtulamaz.
22 YILDA TOPLANAN 3 TRİLYON DOLARLIK VERGİ
22 yılda halktan toplayıp harcadığı 3 trilyon 77 milyon dolarlık bütçeyle halkını dünyanın en yüksek faiz ve enflasyonuyla yine dünyanın en kötü sefalet endeksiyle tanıştıran ve nüfusunun yüzde sekseni açlık ve yoksulluk sınırında yaşatan bir yöneticinin sorumluluğu helalliğin çok ötesinde bir müeyyideyi iliklerinde hissediyor olmalıdır. Siz vergi verenler, askerlik yapıp, kanunlarına riayet edenler, sandıklara giderek gereğini yapanlar olarak daha fazla yaşamsal hak ve konfora layık olabilmeliydiniz. “25 sene önce buzdolabı mı vardı, onu da biz sizlere sağladık” safsatasının çok ötesine geçebilmelisiniz. Sizler demokratik cumhuriyetle kulluktan özgür birey (vatandaşlık) hakkına ulaştınız. Hukuk devletinde yönetimler şeffaf ve hesap verebilirlikle denge ve denetleme sorumluluğundadır. Teşbihte hata aranmaz diyerek insanların birbirine söyleyemedikleri eleştirileri hayvanları konuşturarak (fabl) derdimizi anlatabilmekteyiz. Bunların başında sıkça başvurduğumuz canlı “deve”dir. Hatalarımızı yükler, yanlışlarımızı yaradılış gereği eğriliğine yükleriz. Devenin sahibinden helallik istemesini sizler kendi pencerenizden empati yapabilmelisiniz. Tüik üzerinden emekli ve çalışanların daha çok yoksullaştırılma hamlesi ve yanlış yönetim sonucu ülkenin iktisadi bir kriz içine sürüklenmesinin çıkışını neredeyse “hayallerinizden bile vergi alınmasıyla” karşı karşıya kalınması mizahi bir durumu ifade etmektedir. Hiçbir siyasi sorumluluğu olmayan Maliye Bakanına bu işlerin yıkılması, asıl seçilmiş sorumlu olan Erdoğan’ı sorumluluktan kurtaramayacaktır. Dün oy isterken kriz telafuz edenleri hainlikle ve teröristlikle suçlayanlar, bugün halktan fedakarlık isteyerek, insani ihtiyaçlarından bile vazgeçilmesini bir “din ritüeli” gibi yutturmaya çalışmaktadırlar. Yeni vergi ihdas etmek, başarısızlığın dip noktasıdır. Vergide adaleti sağlayacağız propagandasını yaparken dünyanın en fazla (%68) dolaylı (tüketimden alınan) vergisini alabilme becerisini gösterebilmektedirler. 2023 hedefleriyle halka vaat edilenlerin hiçbirinin tutmamış olması da ne kadar samimi olduklarının bir göstergesidir. Ortada Nass (Kuran Hükümleri) varken bize ne oluyor söyleminden kısa bir süre sonra %8,5 olan faizlerin %50’ye çıkması helaliğinde sınırının ne olduğunu göstermesi açısından önemlidir.
HAKKINIZI HELAL EDER MİSİNİZ?
Adam uzun yıllar devesiyle taşımacılık yapmış. Yaşlanan deve yolun sonuna gelmiş. Artık öleceğini anlayınca:
— Sahibimi çağırın da helallik vereyim, demiş.
Devenin sahibi:
— Ne hakkı varmış ki bende? demiş. Demiş ama yinede merak etmiş. Dayanamayıp devesinin yanına gitmiş.
— Ne hakkın var ki bende? demiş.
Deve:
— Öyle deme! Benim taşıma gücüm belliyken, sen bunun iki katı çuval yüklerdin bana. Bu hakkımı helal ediyorum sana. (vergi konmadık yer bırakılmadı)
— İkinci olarak; benim günlük 10 kg yiyeceğe ihtiyacım varken, sen hep 8 kg verir kalanı vermezdin. Bu hakkımı da helal ediyorum. (tüik versiyonlu)
— Üç günlük yolu iki günde gitmem için sopayla döverdin beni. Bu hakkımı da helal ediyorum. (konuşanın cezalandırılması)
— Hatta bir yavrum olmuştu. Onu kesmiş, misafirlerinle bir güzel yemiştiniz. Bu hakkımı da helal ediyorum. (yandaş vakıf, dernek ve müteahhitler)
— Amma bir hakkım var ki, onu asla helal etmeyeceğim. Mahşerde bunu senden soracağım.
Sahibi merakla sormuş.
— Nedir o?
— Her seferinde ben yolu bildiğim halde, tüm yükü ben taşıdığım halde, yularımı eşeğe verirdin. Beni eşeğe mahkum ederdin ya, işte bu hakkımı helal etmeyeceğim! (nepotizmin bir numarada uygulanması)
Sonuç: Ben etmiyorum, ya siz helal ediyor musunuz?