KELEBEKLER VADİSİNE

KELEBEKLER VADİSİNE

Yerel yöneticilerin seçilmesi bir tercih meselesidir. Parti diye bakmamak gerekir. Bu bir parti meselesi değil, hizmette liyakat meselesidir. Mevcut yöneticiyi seçmediysek onun kötü olduğunu, seçtiğimizin de iyi olduğunu göstermez. Giden yönetici hayallerinin projesini gerçekleştirmiş ve hayalleri kalmadığından heyecanı da kalmamıştır. Seçilen ise çok iyi olduğundan değil, gerçekleştirmek istediği hayalleri (projeleri) olduğundandır. Yerel yönetimcilik, böyle devam edip gidecek bir süreçtir. Yerel seçimlere kaybedenler veya kazananlar diye de bakmamak gerekir. Hayallerini gerçekleştirenler veya hayallerini gerçekleştirmek isteyenler diye bakılmalıdır. Seçimler sürecinde ‘’ben çöplerinizi daha iyi toplar, cenazelerinizi daha düzenli kaldırırım’’ diyen bir adayı gördünüz mü? Bu işler yasalarla belirlenmiş ve sorumluları tayin edilmiş bir hizmet sürecidir ve devamlılığı olan bir eylemdir. Bunları vaat etmenin bir özelliği olamaz.

KAYBEDENİ OLMAYAN BİR SEÇİM

2019 Mart seçimleri, propaganda döneminde olmasa da oy verme ve sonucunu almada, demokratik bir olgunluk içerisinde geçtiğini söyleyebiliriz. Değişime uğramış bölgelerin özellikli yerler olması, demokrasimizin geleceği açısından önemsiyorum. İnsanlarımız, yönetimlerini oluşturmada yönlendirmeler ve algı yönetimlerinden öte, aldığı ve alabileceği hizmetlerin tercihini yapmışlardır. Ankara’da oturup İstanbul’a yönetici yakıştırma bana hiçte hoş gelmiyor. Herkes yaşadığı yere göre yönetici seçecektir.’’ İstanbul’u kaybettik, Antalya’yı kazandık’’ gibi cümle kurmak, hariçten gazel okumaya benzer. Adı üzerinde, yerel seçimler. O yerle ilgilidir. Kimse benim partim kazandı, benim partim kaybetti diye görmesin. Partilerin başarıları veya başarısızlıkları genel seçimlerde görülür.

MAMAK’TA MEDCEZİR

Gelişmiş ülke tanımları çeşitli ve çok yönlüdür. Bunlardan biri; (normalin dışı bir tanım olduğu için sizlerle paylaşmak istedim) ; ‘’herhangi bir ülkenin herhangi bir yerinde, rastgele uğradığım bir beldesinin, herhangi bir cadde veya sokağında, boyalı kunduramla yarım saat gezdiğimde, ayakkabımın üzerinde toz zerreciği görmüyorsam, o ülke benim için gelişmiş ülkedir’’. (Bu tanımı fakültede iktisat hocam, Alman bir profesörden dinlemişti). Bu tanıma yaşadığım yeri uyarladığımda… Ankara, Mamak…

Giden başkan arkadaşımızdı, gelen başkan da arkadaşımız. Onun gitmesini, bunun da gelmesini biz istedik. İkisi de aynı partiden. Demek ki; bu seçimler parti seçimi değil. Öyle olsaydı; giden arkadaşımıza gitme derdik. Parti diye bakılsaydı; gönderilen başkanın partisinin gösterdiği adayı ilçemiz seçmezdi. Ayakkabılarımızın renginin ne olduğunu unutmamış olsaydık git demezdik. Kaldırımlarımızda rahatça yürümek, delik deşik olmamış asfaltlı yollarımızdan geçmek istemez miydik? Kışın yollarımızın açık tutulmasını, yazın da sineklerle bizim yerimize belediyemizin mücadele etmesini istemez miydik? Hayalleriyle gelen, nezaketiyle anılmış, ahde vefası olan, açık ve denetlenebilir olgunluğa erişmiş bir yöneticiye kim destek olmaz ki? Ayakkabıma toz kondurmayacağını bildiğim yeni başkanı tebrik ediyorum.

ANKARA

Bu seçim döneminde gördüğüm ve eleştirimden de nasiplenen bir uygulamanın seçmen tarafından algılanma usulüdür. Partililerin de bir seçmen olduğu bazılarınca ne yazık ki unutuluyor. Beden dilinde birinin sizinle temasa geçememesinin ve etki alanınıza girememesinin şartlarından biride, aranızdaki engellerdir. Kürsü gerisinde konuşuyor olmanız, hedef kitlenizin size ulaşamadığı, verdiklerinizi sizden alamadığı anlamındadır. Maalesef öyle adaylar gösterildiler ki, bırakın seçmeni, partilisi bile korumaları geçip, adaylarına ulaşamıyorlardı. Halkla göz göze gelerek ellerini sıkanlar daha sempatiklerdi. Bunu başaramayanlar, kendi partilileri tarafından bile olumsuz karşılanmıştır. Seçmen, kendi gibi olmayanı, kendi gibi yaşamayanı tercih etmiyor. İnsanlarla bire bir temasa geçmeyeni tercih etmiyor. Bu tanımlarda olan adaylara bakın, hiçbiri seçmenin tercihiyle buluşamadı. Seçmen tercihiyle buluşan başkanlarımızı tebrik ediyor, sayılı günlerin çok çabuk geldiğini şimdiden hatırlatarak, güzel işlere imza atacaklarına inanıyorum.