Metin Çınar
  Güncelleme: 02-08-2019 21:12:00   30-07-2019 12:16:00

YALNIZ DEMOKRAT’IN GİDİŞİ

 

YALNIZ DEMOKRAT’IN GİDİŞİ

Sıcak kanlı, sevecen, saygılı, nezaketli, insanlara karşı önyargısız, pozitif düşünceli, gülümsemeyi ibadet sayan bir Anadolu Beyfendisiydi. Şık giyimli, traşsız görünmek istemeyen, ailesine düşkün, çocukları ve torunlarıyla her zaman ilgili, eşine karşı saygılı ve sevgili iyi bir aile babası ve eşti. Arkadaşlarını ihmal etmez, geçmişine karşı hürmetli, Tarihini seven, ülkesine karşı ilgili, vatansever, demokrat, milletinin refahını düşünen, iç ve dış siyasette karşı ilgisini hiçbir zaman eksiltmemiş, kendini iyi yetiştirmiş bir devlet adamı. Birliğin fikirlerde olmadığını, işbirliği yapılması gerektiğini her zaman ön plana çıkarma mücadelesi vermiş, bir entelektüeldi. Yıllarca bu ülke siyasetinde hizmet vermiş, Millevekilliği yapmış, TBMM Başkanlığı yapmış, Parti Genel Başkanlığı yapmış bir siyaset adamıydı. O’nu bugün rahmete yolcu ettik. O, bugün kırmızı üzerine beyaz renkli ay ve yıldızlı bir elbisesiyle yine şık giyinmiş, yolcu etmeye gelmiş insanlarına karşı sıcacık gülümsemesini son bir defa daha göstererek Hakka yürüdü. Allah bu güzel insana Eski TBMM Başkanımız, değerli büyüğümüz, yakınen tanımaktan mutluluk duyduğum FERRUH BOZBEYLİ’ye rahmet eylesin.

Dinlemesini bilen, anlattıklarında dinleten, sık sık esprilere başvurmayı seven bir sitili vardı. Gençliği İstanbul Fatih’te geçmişti. Çok nüfuslu bir ailenin çocuğuydu. Kahramanmaraş’ın Pazarcık İlçesinden gelip, İstanbul da okumaya çalışan bir delikanlıydı. Okul masraflarını karşılamak için bir taraftan da çalıştığını anlatmıştı.

“Elektrik şirketinde çalışıyordum. Bir sokak vardı ki, ne zaman sokak aydınlatma lambası arızalansa veya ampul patlasa, anında sakinlerden biri telefon eder, arızayı bildirir, bizde hemen gider sorunu hallederdik. O zamanlarda her evde telefon yoktu. Telefon olan yerler önemli işyerleri, devlet daireleri ya da az sayıda evlerde vardı.Sokak lambası yanmadığında arayan yeri çok merak ediyordum. Acaba kim di bu? Bir ihbarda amirimden izin alıp, arızayı düzenli bir şekilde takip edip, bize bildiren eve vardım. Kapıyı çaldığımda, açan bir bayandı. Kendimizi tanıttık, buraya sizi merak ettiğimiz için, sizinle tanışmak için geldik dedik. Şık giyimli, bizleri güler yüzle karşılayan, eşi yıllar önce vefat etmiş, bir İstanbul Hanımefendisi olan, ecnebi bir bayandı. Bu tür hizmet takiplerinin bir vatandaşlık görevi olduğunu, modern ve ilgili bir vatandaşın neler yapması gerektiğini, bize uzun uzun anlattı. Bu kişinin ecnebi oluşuna üzülmedim de değil. Üzüldüm. Kendi kendime de sordum, neden bizim milletimiz bu gibi hakları takip edip de uyarmaz, hizmeti talep etmez diye.” Bu hikayeyi Rahmetli Bozbeyli’den dinledikten sonra, inanın bölgemdeki aksaklıklar, hangi kurum olursa olsun anında iletmeyi, sorunun çözülmesini takip etmeyi bir alışkanlık haline getirdim. Kendisi hakkında yazılmış bir kitap, “Yalnız Demokrat”(Timaş Yayınları) ismini kullanmıştı. Şimdi ben de aynı hitapla diyorum ki, Güle güle Yalnız Demokrat, bizlere çok şeyler öğrettin, senden çok yararlandım, Cennet Mekanın olsun, İyi İnsan, İyi Müslüman, İyi Demokrat. Seni özleyeceğiz.

SİYASETTE YENİ ARAYIŞLAR

Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi koalisyonları bitirme iddiasıyla gündemimize girdi, ikili parti düzeni olacağı iddiasıyla hayat buldu öyle de gidecek diye beklediğimizde, tam tersi olmaya yön çevirdi. Böyle bir düzen dünya devletlerinde nerde var diye baktığımız da, bizden gayri kimsede yok. Adını bile biz koyduk. Başkanlık Sistemi dendiğinde çoğunlukla destek oldu. Parlementer sistemin tıkanmaları, parti içi demokrasilerdeki sorunlar, kuvvetler ayrılığındaki tıkanmalar ve seçmen iradesinin sandığa tam anlamıyla yansımadığı gibi sebepler bizi yeni arayışlara sevk etmişti. Çıkış başkanlık sistemiydi. Ama, Türk Tipi sistem değildi.  Referandumdan geçip, yürürlüğe giren yeni sistemimiz “azgitti, uz gidemedi, bir arpa boyu bile yol alamadan” sorunlar çıkmaya başladı. Şimdilerde parlementer sisteme eski tıkanıkları da yok ederek dönelim söylemleri dillendirilmeye başlandı. Haksız da değiller. İşte bu noktadan sonra, yeni parti çalışmaları hız kazanmaya başladı. Oysa ki, iki partili bir hedeften, her zaman yeni bir partinin sisteme girmesiyle, ikili sistemi altüst edebilecek bir sonuca getirdi.

BABACAN, DAVUTOĞLU VE DİĞERLERİ

Ankara kulislerinde konuşulan birkaç siyasi çalışmanın olduğunu biliyoruz. Bunlardan bir kaçının toplantısına davetliler listesinde olarak katıldım. Bu çalışmalar bana siyasette gerçekten bir boşluğun oluşmuş olduğunu göstermiştir. Sahaya ilk çıkan Eski Başbakan Sayın Davutoğlu olmuştur. Hoca çalışmalarını bıkmadan, yılmadan (şimdilik) bu günlere getirmiştir. Bu hareket içindeki arkadaşlardan aldığımız bilgiler, neredeyse ülke genelinde tüm teşkilatların listeleri hazır durumda. Kuruluşun zaman ve zemine bağlı olarak beklemede olduğu bilgisidir.

Diğer Taraftan Eski Cumhurbaşkanlarımızdan Sayın Gül’ün desteklediği (kulis bilgisi) Eski Çalışma arkadaşı Sayın Babacan’ın önderliğinde ki çalışmadır. Gerçi kamuoyu önüne çıkıp herhangi bir açıklama yapılmamış olsa da, aldığımız bilgiler bu doğrultudadır. Bu iki hareket normalde bir arada olması gerekir diyebilirsiniz. Oysa iki tarafın bir araya gelmesi arasında aşılamaz sarp kayalıklardan oluşan bir dağ silsilesi var gibi. Siyasetin yarını da belli de olmaz.

Diğer bir taraftan hızlı bir çıkış yapan eski Anavatan Partisi Milletvekilleri ve bakanlık yapmış isimler, yine eski Doğruyol partisinde milletvekilliği ve bakanlık yapmış kişiler, MHP de eski Milletvekilliği yapmış kişiler, işadamları, eski il başkanları, gazeteciler vs. den oluşan, kendilerine lider değil, kadro hareketi diyen, merkezde bir parti olacağını söyleyen, “Özal’ın dört eğilimini” dillendiren ve ciddi bir yapılanma içerisinde olan, iddialı bir grubun varlığı.

SİYASETTE BEN DE VARIM

“Siyasette bizde varız”lara, demokrasiye daha güzel hizmet etme yarışı olarak baktığımı belirtmeliyim. Bir başka bakış açım da, “demek ki siyasette yanlış giden bir şeyler var ki, yeni hareketlenmeler vücut bulmaya çalışmaktadır” tespitidir. Kimse darılmasın, gücenmesin, demokrasiler de yarışmalar her zaman daha da güzele götürecektir. Bizler köşe taşlarını kaptık demekle, bu işin önüne geçilemeyecektir. Bu demek değil ki, yeni oluşumlar daha iyi yönetimlere götürür. Hayır. Belki de mevcut iktidar ve mevcut partiler kendilerine çeki düzen vererek, eksiklikleri gidereceklerdir. Demokrasiler de, iktidarlar ensesinde diğer yarışmacıların varlığını hissetmeliler. Muhalefetin en önemli görevi, iktidarı kontroldür. Bu yolda çalışma yapanlara başarılar, mevcutlara da bir an önce hatalı gidişleri düzeltmeleri, daha iyiye götürme fırsatları varken de, doğru zaman ve zemin de, geç olmadan bunları kullanmalarını istemek “bizim hakkımızdır” diye düşünüyorum. En azından sorumlular olarak uyarma görevini yerine getirmek istedim. Bizden söylemesi.

  Bu yazı 3628 defa okunmuştur.
  YAZARIN DİĞER YAZILARI
BİZİ TAKİP EDİN
  • Tüm Anketler
    Web sitemize Beğendinizmi?
    HABER ARŞİVİ
    YUKARI nisbar giriş betnis giriş yakabet giriş