Metin Çınar
  Güncelleme: 13-06-2019 08:12:00   10-06-2019 20:15:00

ÖĞRETMEN OLARAK ÇALIŞMAK

 

 

ÖĞRETMEN OLARAK ÇALIŞMAK

Edison bir gün okuldan eve geldiğinde, annesine bir mektup uzatır ve bunu “sadece sana vermem için öğretmenim gönderdi” der. Annesi mektubu alır ve gözyaşları içinde oğluna sesli olarak mektubu okur.

“Oğlunuz bir dahi. Bu okul onun için çok küçük ve onu eğitecek yeterlilikte öğretmenimiz yok. Lütfen onu kendiniz eğitin”

Aradan uzun yıllar geçtikten sonra Edison’un annesi vefat ettiğinde, o artık Dünyanın tanıdığı, yüzyılın en büyük bilim adamlarından biridir.

ZORUNLU EĞİTİMDE DENETİM

Çoğumuzun hayatında ilkokul öğretmenlerimizin yeri farklıdır. Genellikle sonraki hayatlarımızı şekillendirmede onlarla geçirdiğimiz dönemin etkisi ağırlıktadır. Sonraki eğitim hayatımıza giren öğretmenlerimizi genellikle unutmuşuzdur, ancak ilkokul öğretmenlerimizi unutmak mümkün müdür? Maalesef bugünkü eğitim sistemimizin aksaklığında, zannedersem çalışan öğretmenlerin paylarının oranından da bahsetmek gerekir. Çocuklarımızı teslim ettiğimiz öğretmenlerin denetimlerinin tam anlamıyla yapılabildiğini sorgulamak gerekmez mi? Denetim dışı olmak, suistimale açık anlamındadır. Okullarımız ve öğretmenlerimiz bugünkü sistemde gerçek anlamda denetlenebilmekte midir? Denetimler, öğrenci üzerinden mi, yoksa sistem üzerinden mi yapılırsa daha etkili olacaktır? Bir öğretmenin denetimini öğrencilerinin durumları üzerinden yapılması daha isabetli olmayacak mı?  Öğrenim hayatına ilk adımı ilköğretim okulunun birinci sınıfıyla başlayan bir çocuğa, sopa yaklaşımıyla mı, yoksa havuç yaklaşımıyla mı hareket eden bir öğretmen daha başarılı olacaktır? Böyle bir sorunun varlığı elbette ki yasalarla sınırlandırılmıştır.

EĞİTİMDE MOTİVASYON

Bebeklikten henüz çocukluk aşamasına geçmiş birine bırakın sopa metoduyla yaklaşımı, hiçbir insanoğluna bu metodla yaklaşılamayacağına aykırı olan çıkmayacaktır. Anayasamız her çocuğun zorunlu temel eğitimden geçeceğine hükmetmiştir. Öğrenemeyen öğrenciden ziyade, öğretemeyen öğretmenlerin varlığının araştırılması temel eğitimler açısından daha önemli değil midir? Otoritenin bu ve bu gibi sorular üzerinde durmasını, AR-GE çalışmalarını bu konular üzerine yoğunlaştırması, geleceğimizi teslim edeceğimiz çocuklarımız açısından önemlidir. Ülkemin her bölgesinin önemli olduğuna inanmış bir ilgili vatandaşım. Ülkemin her türlü sorunu, benimde sorunumdur.

ÇANKAYA’DA ÖĞRETMEN OLMAK

Başkentin göbeğindeki bir okulun öğretmenleri arasındaki yeterliliğin zayıflamış olması, kaybedilmesi veya pedagojik formasyonun zayıflamış olması ne kadar vahim ise, bu sorunla yetkililerin ilgilenmemesi de o kadar vahimdir. Bir öğretmenin başarısı, öğrencilerinin başarılarıyla doğru orantılıdır. Öğretmen ilköğretim birdeki bir çocuk (sağlık sorunu yoksa) öğrenemiyor diye bir mazereti öne sürebilir mi? Severek yapılmayan hiçbir işte başarı sağlanamaz. Öğretmenlikte ise, hiç sağlanamaz. Bir doktor hastasına; “sen hastasın, seni muayene edemem, tedavi edemem, git ve kendi kendine iyileş” diyebilir mi? Diyemeyeceğine göre, öğretmen de, okuma yazma bilmeyene ben öğretemem diyebilir mi?

Milli eğitimimizin kronikleşmiş sorunlarının başında sistem hataları gelmektedir. Onun için her gelen bakan sil baştan kurallar zinciri getirmektedir. Biraz da insan unsuru üzerindeki insiyatif kullananların, sisteme direnç gösterenlerin, başarısızlıklarında sistemi örtü olarak kullananların üzerine gidilmelidir. Öğretmenler; öğretmen olarak çalışanlardan değil de, aşkla yapanlardan seçilmelidir.

ÇOCUKLARIMIZ GELECEĞİMİZDİR

Bir eğitim öğretim döneminin daha sonuna gelinmiş olması, yeni bir dönemin başlayacağı müjdesidir. İnşallah eğitim ordusu olarak yapılmış hatalardan ders alıp, tekrarını yapmamak olmalıdır. Öğretmen öğretmenliğini yapmalı, öğrenci de, öğrenciliğinin tadını varmalıdır. Hiç kimse çocuğunu, bir başkasına sıkıntı çektirsin diye vermiyor. Çocuklarımıza yaklaşımımız gerçekten “HAVUÇ YAKLAŞIMI” olmasıdır. Sopa yaklaşımı çağdaş bir yöntem değildir. Lütfen biraz dikkat. Çocukları okullardan soğutmayın. Çocuklar bu ülkenin geleceğidir. Her ana da, Edison’un anası değil.

ŞAŞKIN VE APTAL ÖĞRENCİLER

(Mektup hikayesinin devamı)

Edison, bir gün eski eşyalarını karıştırırken çekmecenin köşesinde bir mektup bulur, açar ve okumaya başlar. Mektup ta; ”Oğlunuz şaşkın akıl hastası bir çocuktur. Artık çocuğunuzun okulumuza gelmesine izin vermiyoruz” yazılıdır.

Öğretmenin şaşkın ve akıl hastası dediği bir çocuğu, idealist bir annenin buluşlarıyla insanlığın hizmetinde bir bilim adamı haline getirmesi, hepimize bir ders olmalıdır.

  Bu yazı 3334 defa okunmuştur.
  YAZARIN DİĞER YAZILARI
BİZİ TAKİP EDİN
  • Tüm Anketler
    Web sitemize Beğendinizmi?
    HABER ARŞİVİ
    YUKARI nisbar giriş betnis giriş yakabet giriş