BANA KIZMAYIN, DEĞİŞMEZ

Tweetle
A A

BANA KIZMAYIN, DEĞİŞMEZ

Olumsuz haber veren genellikle iltifat görmez. Ama ben sizlerle doğru yönetilememenin, negatif sonuçlarını paylaşmak zorundayım.

“Ey düşmanım, sen benim ifadem ve hızımsın; gündüz geceye muhtaç, bana da sen lâzımsın." Bu mısralar, alemde her şeyin zıddıyla var oluşunun edebi bir ifadesidir.(N.Fazıl)

Bu bilgiler mikro ve makro düzeyde alabileceğiniz stratejik kararlarınız için elzemdir.

34 milyon kişi bu ülkede icralık. Kapanan esnaf, iflas eden şirketler, işsiz kalanlar, ekonomik bunalıma girmiş vatandaşlar var. Şu kış günlerinde yüz binlerce hanenin elektrik ve doğalgazları faturaları ödeyemediğinden kapalı. Milli geliri düşmüş, gelir dağılımında adaletsizlik giderilememiş, kaynaklar verimli kullanılamayan bir ekonomi. İsraf diz boyu. İlaç, akaryakıt, doğalgaz, elektrik, su, vergiler, cezalar, sıvı yağlar, ekmek, kırmızı et, beyaz et, peynir, süt, yumurta, market raflarındaki etiketler, pazar alışverişleri, temel ihtiyaç maddeleri, kısaca fiyatların hepsi aşırı derecede zamlanmış. Covit19 un getirdiği sıkıntıyı da üstüne ekleyin, birde siyasetçilerin gergin konuşmaları, daha sayamadığım bir yığın olumsuzluklar. Kısacası, “Türkiye %60.4ünün kötüye gidiyor, %25.2 iyiye gidiyor ” tablosunun anlattığı bir fotoğraf.

Ne kadar sıkıcı bilgiler, değil mi? Her okuyanda stres oluşturduğunun, yüzünü asarak okuduğunu hissedebiliyorum. Ancak bunlar bizim gerçeklerimizdir. Yok sayamam ve de değiştiremem. Bu tablonun vatandaşlar üzerinde olumsuz etkilerinden bahsedeceğim.

Bu gerçekler insanları acıtmaya, ızdırap vermeye başladı. İnsanlar, olumsuz gidişe değil, o gidişin sürekli önlerine konulmasına itiraz ettiklerine şahit oldum. Bunun izahını ruh sağlığı uzmanları ve sosyal bilimcilerin araştırması gerekir. İleride altından kalkılamayacak sosyal sorunlara sebep olabilir.

KURDU GÖRÜYORSUNUZ AMA KUZU DEĞİLSİNİZ

İbn-i Sina’nın deneyini size anlatayım:

Aynı kiloda aynı yaşta aynı cinsten iki kuzu iki ayrı kafes içine yerleştirilir ve tamamen aynı şekilde beslenirler. Ancak, yan kafeste bir kurt vardır ve kuzulardan yalnızca biri kurdu görebilir. Aylar sonra kurdu gören kuzu huzursuz, zayıf ve çelimsiz olduğundan ölür. Kurt kuzuya hiçbir şey yapmamasına rağmen, kuzu yaşadığı korku ve stres yüzünden ölmüştür. Kurdu görmeyen diğer kuzu ise oldukça huzurlu olduğundan besili ve sağlıklıdır.

Bu deneye dayanarak, kurdun varlığını bilenler, gözlerini kapatmaya çalışıyor. Oysaki kurt oradadır, diğer kuzuyla da aynı uzaklıktadır.

Toplumun sorunlarla mücadele etmekten ziyade, gözlerini kapatmayı yeğlediklerini rahatça söyleyebiliriz. Farklı görüşlere sahip olsak da bir arada yaşayan insanlar olarak sorunlara duyarlılığımız/duyarsızlığımız aynı derecelerdedir.

Toplumun ruh sağlığını hiç iyi göremiyorum. Sorun algılamakta da toplum ikiye ayrılmış durumda. Resmi verilerin, bilimsel açıklamaların algılanmasında dahi bu ayrılmayı net bir şekilde görebiliyoruz. Bir kesim sorunları algılamakta sessiz dursa da diğer tarafın ( genellikle, seçimlerde iktidar partilerini desteklemiş olanlar) savunmaya geçtiğini görüyorsunuz. Faizlerin yüksekliği üretim maliyetlerini artırdığı, dolayısıyla da fiyatları yükselttiği için, fiyat artışlarının haklılığını savunmaya çalıştıklarını görebiliyorsunuz. Yine, pandeminin istihdam üzerindeki olumsuz etkisini, yine iktidar partisi taraftarının bir suçluluk psikolojisiyle savunmaya çalışması gibi. Makro göstergelerin bu denli tabanda huzursuzluk vesilesi olması olağanlığını söylemek, tartışmalıdır. İnsanların söylemeye çalıştıkları” aslında her şeyin farkındayız, ama sürekli gündemde tutmayın, sorunları sürekli önümüze koymayın” gibi, halı altını göstermeleriyle açıklanabilmektedir.

KAPALILIKTAN BUNALMIŞ RESTORANLARA (fıkra)

İki kız arkadaş akşam yemek için bir restorana gitmişler. Restorana vardıklarında garson boş masa olmadığını, bir saatten önce ilgilenemeyeceklerini söylemiş.

Bunun üzerine kızlardan biri telefonunu çıkarmış, herkesin duyacağı bir sesle;