Metin Çınar
  Güncelleme: 01-08-2025 07:53:00   01-08-2025 07:51:00

İŞİMİZ ALLAH’A MI KALDI?

İŞİMİZ ALLAH’A MI KALDI?

“İnanmak, samimiyetle inanmak; yağmur duasına şemsiyeyle gitmektir.”

“Bizi salgından, yangından, selden, kıtlık ve kuraklıktan, her türlü afetten koru Ya Rabbi! Ya Rabbi! Salgınla, yangınla, sel ve heyelanla ağır bir imtihandayız. Merhamet ve şefkatinle acılarımızı dindir Ya Rabbi! Rahmet yüklü bulutlarınla yangınlarımızı söndür Ya Rabbi! Yangınları söndürme mücadelesinde devletimizi, milletimizi, görevleri başında amansızca mücadele eden kardeşlerimizi muvaffak eyle Allah’ım! Yangınları söndürme mücadelesinde devletimizi, milletimizi, görevleri başında amansızca mücadele eden kardeşlerimizi muvaffak eyle Allah’ım!” Duasıyla Diyanet kendisine bağlı 90 bin camide Perşembe selasının bitiminde cami hoparlörlerinden okuttu. Bizler de Amin dedik.

DİYANET İŞLERİ FİİLİ DUADAN HABERSİZ Mİ?

Amin dedik ama, bu uygulama bizlere biraz garip geldi. Diyanet bugünden sonra çıkabilecek yangınların sebebini açıklamış mı oldu, tam da anlayamadım. Arzu ettiği bir şeyin olmasını isteyen kişi, onun sebeplerini de yerine getirmek zorundadır. Sanki önce fiili duayı kendi başkanlıklarının da bağlı olduğu Cumhurbaşkanlığı Hükümetine bildirmiş olsaydı, belki bu kadar can ve mal kaybıyla ülke karşı karşıya kalmayacaktı. Diyanetin duası içinde “kader, bu işin doğasında var” da diyebilirdi, ama demedi. Buna da şükretmeli!

YANGINLARIN BİLANÇOSU

2025 yılında 75 ilde 4.426 orman yangını çıktı, 49.769 hektar alan zarar gördü. En çok yangın Çanakkale’de, en çok alan kaybı İzmir’de yaşandı. Bursa’da ise can kayıplarımızın yanında 10 bin stadyum alanı kadar arazi yangında kaybedildikten sonra Diyanet İşleri Başkanlığı bu duayı yaptırdı. 20 Temmuz'dan bu yana çıkan orman yangınlarında 7 ilde 66'sı konut, toplamda 132 bağımsız birimin yıkık veya ağır hasarlı olduğu, 01 Haziran 2025'ten bugüne kadar orman yangınlarında 13 ilimizde toplam 407 konut, 17 iş yeri ve 96 ahır yıkık ve ağır hasarlı olarak tespit edildiği açıklandı.

Bugünden sonra çıkabilecek yangınların sebebini Diyanet İşleri açıklamış mı oldu, tam anlayamadım.

DUA

İnsanın Allah’ı ile iletişimi; Yaratan ile yaratılan münasebeti şeklinde, haberleşme (Vahy ve Dua) şeklinde, itaat şeklinde ve Allah’ın ahlakıyla ahlaklanmak tarzında ahlaki münasebet şeklinde olabilir. Her insan kendine göre bir iletişim yolu bulur. Yaratıcısına yönelerek O’ndan imdat ister. Bu yöneliş, bir ibadet şekli olabilir; veya kurban şeklinde gerçekleşebilir; veyahut sadaka verme, hac etme suretiyle vuku bulur; veyahut ta, doğrudan yalvarış tarzında vücut bulabilir.

İletişim kuldan Yaratıcı’ya doğru olduğu gibi, Yaratıcı’dan kula doğru da olur. İletişimin, bu şekilde, iki taraflı olduğu hususu, Yüce Yaratıcı tarafından ifade edilmiştir. İlahi çağrıda,”Bana dua ediniz, ben de size cevap vereyim.” denilir. Yüce Yaratıcı ile iletişimde bulunmak isteyen kişi, O’nun şefkatini, merhametini, lütfunu, inayetini, ve ihsanını ister, kendisine yardımda bulunmasını talep eder. Yaratıcı’nın gücü, kudreti, in’am ve ihsanı, affı ve bağışlaması, sevgi ve rahmeti önceden bilinmiş ve kabul edilmiştir. Herkese yönelik bu hususlar, o anda kul tarafından istenmektedir. Kul, Yaratıcı’sına çağrıda bulunup istekleri konusunda yardım ihtiyacını dile getirmektedir. İşte, bu yardım çağrısına “DUA” diyoruz. İletişim, çağrı veya dua şeklinde, kuldan Yaratıcı’ya doğru gerçekleşmiştir. (Prof. Dr. Hayrani Altıntaş – İslamın Gerçek Yüzü)

SAMİMİYETSİZ İNANMIŞ GİBİLER! (kıssa)

Küçük kasabanın birinde bir caminin tam karşısında arazisi olan adam, bir genelev inşa etmeye başlamış. İmam ve cemaat buna şiddetle itiraz etmişler. Ancak mal sahibinin kendi arazisi üzerine nasıl bir iş yeri açacağına da yasal olarak karşı çıkamamışlar.

Tüm cemaatin tek yapabildiği şey, imamın öncülüğünde bu genelev için her gün beddua etmekten öteye geçememiş. İnşaat ilerlemiş ve açılışına birkaç gün kala her nasılsa şiddetli bir yıldırım düşmesi sonucu genelev yerle bir olmuş. Caminin cemaati bu olaydan duydukları büyük memnuniyeti saklamaya gerek görmemişler.

Genelev sahibi adam, cami imamının ve cemaatin direkt veya endirekt olarak bu hasardan sorumlu oldukları iddiası ile camiye karşı tazminat davası açmış.

Cami imamı ve cemaat, savcılığa verdikleri savunmalarında bu konuda herhangi bir şekilde sorumlu tutulmalarına şiddetle itiraz etmişler. Bu olayın kendi dualarından dolayı meydana gelmiş olabileceği iddiasını da kabul etmemişler. Gerekli tüm belgeler tamamlanıp mahkeme günü geldiğinde hakim dosyayı dikkatle incelemiş ve taraflara dönüp:

– Bu konuda nasıl bir hüküm verebileceğimi bilmiyorum, demiş.
Ancak dosyadaki tutanaklara bakarsak ortada tuhaf bir durum var.
-Taraflardan birisi “duanın gücüne inanan bir genelev sahibi”,
-Diğeri ise “duanın gücüne kesinlikle inanmayan bir imam ve cemaat.”

  Bu yazı 884 defa okunmuştur.
  YAZARIN DİĞER YAZILARI
BİZİ TAKİP EDİN
  • Tüm Anketler
    Web sitemize Beğendinizmi?
    ŞANS OYUNLARI
    HABER ARŞİVİ
    GAZETEMİZ
    YUKARI nisbar giriş betnis giriş yakabet giriş