Metin Çınar
  Güncelleme: 08-01-2020 00:15:00   07-01-2020 19:39:00

ELHAMDÜLİLLAH DER

                                       ELHAMDÜLİLLAH DER

Sorsanız toplumun geneli bir dine sahip olduğunu ikrar eder. Kainatın sahibi olan bir yaratana iman eder, kendisini de “O”nun yarattığını söyler. Yani klişe bir sözle, nüfusun geneline yakınının Müslüman olduğunu söylediğini görürsünüz. Bir Müslüman olarak böyle bir tabloya kim memnun olmaz ki? Kendi adıma memnun olduğumu sizlerle paylaşmak isterim. İnşallah sizlerde ben gibi memnun olursunuz.

Ancak; benim memnun olmadığım konu, bu tablo içindeki samimiyetsizliklerdir. Barış diye adlandırılan İslam Dininin vecibelerini yeterince algılıyor ve yerine getirmek için çaba sarf ediyor muyuz? Yaşıyor ve yaşatabiliyor muyuz? İlmi anlamda konuya eğilme gibi bir niyetim de yok. Zaten aldığım eğitim de bu konularda ahkam kesmeme müsaade etmez, ben de haddimi aşmam.

ALLAH’TAN KORKMAZ

Toplu halde yaşamanın belli kuralları vardır. Bu kuralları devlet adını verdiğimiz kurumsal yapılar eliyle sistemleştirir ve denetçiler tarafından da takip ettiriliriz. Yani; hukuk kuralları bizleri düzen halinde yaşamayı emreder. Toplumsal yaşamın her anlamda düzenlenmesi, hak ve özgürlüklerin güvence altına alınması, bir takım sorumlulukların yerine getirilmesini sağlaması, haksızlık ortaya çıkması durumunda adaletin tesisi,  toplumda barış ve hukuki güvenliğin sağlanması, toplum içerisinde zamanla ortaya çıkan oluşum ve gelişmelere tepki vermesi ve birbirimizle ilgili ilişkilerimizde ki sınırların tarifini yapar. Dinlerin geliş sebepleri de; değerler silsilesi içinde bireylerin yaşantılarını düzenlemeleridir. Yani; tüm dinlerde hırsızlık, adam öldürmek, yalan söylemek, doğaya zarar vermek, hakka tecavüz v.b. suç sayılmaktadır. Dinimizde de suç ve müeyyidesi vardır. Ancak bu müeyyideler pozitif hukuk kurallarındaki gibi değildir. Hırsızlık fiili karşısında kanun yakalarsa müeyyidesi hürriyeti kısıtlayıcı cezadır, yakalayamaz ve görmezse herhangi bir yaptırımı yoktur. Aynı hırsızlık fiili din açısından günahtır ve de müeyyidesi Yaradan’ın hesap günündedir. Peki, Müslümanlar hırsızlık yapar mı? Yapmış olmalı ki, bu cezayı alanların geneline sorsanız inancının İslam olduğunu söyleyecektir. Bunlar hırsızlık yaparken yakalanmış ki, yargılanıp müeyyidesiyle karşılaşmıştır.

Sonuç; kanunların verdiği cezaların caydırıcılığı, inandıkları dinin caydırıcılığından daha öndedir. Esas olan suç işlememektir. Kim olursanız olun. İster dinli, ister dinsiz olun. İnsan olmanız güzel ahlaklı olmanızın sebebidir. Zaten din sizin birey olmanızla ilgilenmektedir. Kimsenin görmediği yeri, din kapatmaktadır. Kanundan korktuğunuz kadar Allahın sevgisini kazanamamaktan da korkun.

 KULDAN UTANMAZ

Salamon, Müslüman mezarlığına ölü bir köpeği gömer. Görenler onu, zamanın kadısına şikayet ederler. Kadı, Salamon’u çağırır ve işin aslını sorar.

Salamon; “Doğrudur, öyle yaptım,  çünkü köpeğin bana vasiyeti böyleydi, onun vasiyetini yerine getirdim”, der.

Kadı: “Sen bizim aklımızla alay mı ediyorsun?” diye çıkışır.

Salamon: “Hayır efendim, aynı zamanda kadıya da 10.000 dirhem vermemi vasiyet etti.”

Bunu duyan kadı: “Bu köpeğin ölümü bizi fazlasıyla üzdü”, der.

İnsanlar, kadının değişen bu tavrına hayret ederler.

Kadı onlara der ki: “Bu durum sizi hayrete düşürmesin, geçmişini araştırdım, bu köpeğin Ashab-ı Kehf köpeği Kıtmir’in soyundan geldiğini keşfettim.”

  Bu yazı 7213 defa okunmuştur.
  YAZARIN DİĞER YAZILARI
BİZİ TAKİP EDİN
  • Tüm Anketler
    Web sitemize Beğendinizmi?
    HABER ARŞİVİ
    YUKARI nisbar giriş betnis giriş yakabet giriş