GENEL ve YEREL SEÇİM BİRLİKTE

                                                GENEL ve YEREL SEÇİM BİRLİKTE

Önümüzdeki seçimlerin sancısı bugünden çekiliyor. Önümüzdeki seçimler, bildiğimiz seçimler gibi olmayacak. Hiçbir şey olmasa da kesin bir şeyler olacak.

Birileri kaybetmeme, birileri de kaybettirme adına mücadeleye girecek.

Partilerin iç işlerindeki kaynama bu seçimlerin ne kadar ciddi ve önemli olduğunun bugünden göstergesi. Bakan istifaları milletvekili ihraç ve istifaları, partilerin ittifak cephesi değiştirmeleri, ilerleyen günlerin en önemli gündemleri olacak.

Bu çekişme ve sancılar yaklaşan bir erken seçimin öncü artçılarına benziyor. Muhalefet partileri 31 Mart yerel seçimleri, devamında tekrarlanan ve ezici bir farkla tekrar kazanılan İstanbul seçimleriyle başladı. Ok yaydan çıkmış durumda. Bu gidişin önünü kesinlikle bir erken seçim kesecektir. Pandemi ve devamındaki ekonomik sorunlar, Merkez Bankası başkanının görevden el çektirilmesi, Hazine ve Maliye Bakanının ağır bir dille yazdığı istifa mektup açıklaması ve hazırlanmakta olan halktan beklenecek fedakarlık reçetesinin “acı da olsa yazılması” gibi hızlı ilerleyen günlük siyasi argümanlar. Bu olayların olumsuz sonuçları seçimsiz atlatılabilecek gibi görünmüyor. ABD seçimleri de işin cabası.

Siyasetin üzerine diri toprağı atılmış gibi. Gündem o kadar dolu ve esnek ki, biz bile takipte zorlanıyoruz. Bu ortamda “yarının öngörüsü” olarak, yorumcuların isabetini de beklemeyin. Zamanın ruhu gereği, her an her şey yaşanabiliyor. Bu hareketlilik kesinlikle yaklaşan bir erken genel ve yerel seçimi gösteriyor. Genel anlaşılıyor da, yerel beş sene anayasa bağlayıcılığında diyeceksiniz. Asıl seçim erken olabilirliğini, son yapılan yerel seçimler belirlemişti. Her şeyin altüst olduğu durumu, özelliklede yenilenen İstanbul seçimi belirginleştirmişti. Ak parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan,"İstanbul'u kaybedersek Türkiye'yi kaybederiz"” demişti. Bu sözün (tersi)gereği AK Parti tarafından yapılmayacak mı?

 YENİ İTTİFAKLAR

 İyi Parti’den ihraç edilen Ümit Özdağ’ın ileri sürdüğü gerekçelerden biri olan yeni bir anayasa çalışması yapmak, siyasal bir parti açısından ayıp değil, suç değil. Ama, uygun olmayan (doğruluğu ispat edilmedi) Hdp ile bir projede, bir masa etrafında bir araya gelmesi. Bence, oy oranları sürekli yükselişte olan İyi Parti’yle u saldırı altında olduğu iddiaları da yaklaşan erken seçim sinyallerindendir.

“Her yol Roma’ya çıkar” misali, MHP’nin sessizliğine gelince, hiç de hayra alamet değil. Bu dahi, bir erken seçim göstergesi değil mi? Askıda ekmekle başlayan, sebebinin bu temele dayandığı iddia edilen Berat Albayrak olayı ve arkasında yatan Ak Parti’nin tabanında duyulan rahatsızlık.

“TBMM başkanlığını yapan duayen iki isimin konuyu partide dillendirmesi iddiasını da”, başlatılan “ekonomi, hukuk ve demokrasi” reformuyla birlikte değerlendirmek gerekir. Abdülhamit Gül’ün “adalet yerini bulsun, isterse kıyamet kopsun” çıkışı seçim öncesi yargı ve infazla ilgili önemli gelişmeler olabileceği işareti değil midir? Millet ittifakının kendi içinde henüz dışarıya yansımış bir huzursuzluğu yok. Ancak; MHP’yle oluşan Cumhur ittifakının durumunu gözleyip, beklemekte fayda var.

      KEYFİME BAKARIM

Gelinle kaynana karşı karşıya oturmuşlar, sohbet ediyorlar.

• Bak gelin, sen daha yenisin. Birbirimizin huyunu suyunu oturup konuşarak anlayalım.
• Tabi anne konuşalım.
• Aman kızım benim üç halim vardır. Dikkat et. Bir: Saçıma gül takmışsam, neşeliyimdir. Her yola gelirim. İki: Kulağımın arkasına gül takmışsam, havamda değilim. Çok ısrarcı olma. Üç: Eğer ki yakama gül takmışsam, etrafımda dolaşma, çok sinirliyimdir. Gelin, kaynananın lafı tamamlamasıyla söze başlar,
• Anne, benim halim malim yoktur. Bacak bacak üstüne atar, sigaramı yakarım. Sen gülü nerene takarsan tak, ben keyfime bakarım.