Ahmet Zorlu
  Güncelleme: 10-11-2020 11:23:00   10-11-2020 11:19:00

ATATÜRK..

                                                  ATATÜRK..

Bu gün içimiz buruk.

Bu gün içimizde büyük bir boşluk.

Kurtuluş Savaşı Kahramanı, Türkiye Cumhuriyeti’nin Mimarı, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün ölüm yıldönümü..

Sadece bu ülke insanının değil, tüm dünyanın dikkatini çekmiş, saygısını kazanmış, bağımsızlık sevdalısı, kurucumuz ve kurtarıcımızı anıyoruz bu gün.

Hem de, Gazi’nin unutturulmaya, karalanmaya, kötülenmeye çalışıldığı, Atatürk’ü karalamak için her yolu deneyen, İnönü ile Atatürk’e iki ayyaş diyenlerin iktidarında.

Fikirlerine, inançlarına, heykellerine, büstlerine meczup saldırıların sıradanlaştığı dönemde anıyoruz, Yüce Önderi.

Oysa, ömrünün çok büyük bölümünü cepheden cepheye koşarak geçiren bir devdi o..

İsteseydi, kendini halife ilan eder, krallar gibi yaşardı.

Padişah olması konusunda meclis bile ısrar etti kendisine.

Ama o, Türk Milleti’nin karakterine en uygun yönetim biçimini, Cumhuriyeti seçti.

Ömrü savaş meydanlarında geçtiği halde, “Ulusun hayatı tehlikeye girmedikçe savaş cinayettir” diyebilecek kadar barışçı.

“Askeri zaferler ne kadar büyük olursa olsun iktisadi zaferlerle taçlandırılmadıkça sonuçsuz kalır.” diyebilecek kadar bağımsızlıkçı.

“Bağımsızlık benim karakterimdir” diyebilecek kadar anti emperyalist.

“İki Mustafa Kemal vardır: Biri ben, et ve kemik, geçici Mustafa Kemal… İkinci Mustafa Kemal, onu “ben” kelimesiyle ifade edemem; o, ben değil, bizdir!

O, memleketin her köşesinde yeni fikir, yeni hayat ve büyük ülkü için uğraşan aydın ve savaşçı bir topluluktur. Ben, onların rüyasını temsil ediyorum.

Benim teşebbüslerim, onların özlemini çektikleri şeyler içindir. O Mustafa Kemal sizsiniz, hepinizsiniz. Geçici olmayan, yaşaması ve başarılı olması gereken Mustafa Kemal odur!” diyebilecek kadar milletine güvenen.

“Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz. En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır” diyebilecek kadar çağdaş ve laik.

Cebinden para vererek, Kur-an’ı Kerim’i tercüme ettirecek kadar dindar.

Türkü, Kürdü, Çerkesi, Arabı, Lazı, Zaza’yı ortak vatan bilinciyle bir araya getirecek kadar kültürlü ve vatansever.

Benim sözlerim bir gün bilimle çelişirse, beni değil, bilimi takip edin diyecek kadar geleceği gören.

Bu günün en çağdaş ülkelerinde bile kadının yok sayıldığı bir dönemde, ona seçme ve seçilme hakkını verebilecek kadar, kadına saygılı.

“Fikirler, cebir ve şiddetle, top ve tüfekle asla yok edilemez” diyecek kadar fikir özgürlüğü yanlısı.

“Bilim ve fen nerede ise oradan alacağız ve ulusun her bireyinin kafasının içine koyacağız” diyebilecek kadar bilime saygılı.

Resmi kayıtlara göre, 21 bin 131 gün yaşayan ve kısacık ömrüne 3 bin 997 kitap sığdırmakla kalmayan Gazi Mustafa Kemal Atatürk, bu gün eğitim kurumlarımızda okutulan Geometri Kitabının da yazarıdır.

Ve onun ilkeleri ile kalkındı, gelişti Türkiye.

Şimdi, onu tüketmeye çalıştıkça, milletçe, ülkece biz tükeniyoruz.

Artık uyanalım.

Türkiye Cumhuriyeti, Atatürk’ün yaktığı bir meşaledir.

Atatürk’ü yok saydığınız, ilkelerine saldırdığınız sürece milleti yok sayacağınızı artık anlayın.

Sen rahat uyu, emanetin emin ellerde, demeyi, diyebilmeyi çok isterdim.

Ama biliyor musun Aziz Atatürk;

Ben artık karamsarım.

Ben artık umutsuzum.

Bıraktığın eserlerini yağmaladılar.

Şimdi, ilkelerini yok etmek için, ellerinden geleni yapıyorlar.

Ölüm yıldönümünde, manevi huzurunda saygıyla eğiliyor, Türk Geçliğini, onlara emanet ettiğin Türkiye Cumhuriyeti’ne sahip çıkmaya çağırıyorum.

Konuk yazar Ahmet ZORLU

  Bu yazı 3624 defa okunmuştur.
  YAZARIN DİĞER YAZILARI
BİZİ TAKİP EDİN
  • Tüm Anketler
    Web sitemize Beğendinizmi?
    HABER ARŞİVİ
    YUKARI nisbar giriş betnis giriş yakabet giriş