İLK KİM GİDECEK?

                                                  İLK KİM GİDECEK?
Farkında değil misiniz?

İktidar, içinde memlekete dair olmayan ama ne kadar absürt  taahhüt varsa bize ‘Müjde’ diye dayatıyor son zamanlarda.

O yöne bakmamız, dayatılanı konuşmamız için zorluyor.

Ama birader midenin gurultusundan birbirimizin konuşmasını dinleyemiyoruz, anlayamıyoruz.

Sayın Cumhurbaşkanının, Uzay Programını tanıttığı toplantıda yaptığı konuşmayı büyük bir dikkatle izledim. 

Meğer ne büyük kaşifler çıkarmış İslam Dünyası.

Evrenin bütün sırlarını ilk keşfeden bizmişiz, İslam Alimleriymiş.

Ama nedense, bu keşiflerin neden sır olarak kaldığını izah edemedi Sayın Memleket Büyüğü.

Konuşmasının sonunda da müjdeyi verdi;

“Cumhuriyetimizin 100. Yılında aya ilk teması gerçekleştireceğiz” dedi.

Şimdi burada temas göreceli bir kavram.

Bayrağı gönderirsiniz oraya dikerler, temastır.

Bir kutu vatan toprağı gönderirsiniz, aya serpilir, o da temastır.

İnşa edeceğiniz uzay aracına, Bursa’da 2017 yılında açtığınız Astronot Okulu’nun dönem birincisini bindirip gönderirsiniz, o ise temasüstü bir başarıdır.

Biliyorsunuz, Sayın Cumhurbaşkanı son günlerde sık sık Elon Musk ile temasta bulunuyor. Ara sıra telefonla görüşüyor,

Acaba, onun uzay programı çerçevesinde planladığı uzay seyahatleri için geliştirdiği araçlardan birine bir bilet de bizim için mi aldı.

Ne diyordu yıllar önce, “Ey Cehape, sen istesen de istemesen de uzaya çıkacağız..”

Efendiler, ağalar, beyler, sergilenen manzara tam bir ‘Ayranı yok içmeye’ manzarasıdır.

Sergilenen manzara, tam bir ‘Cambaza Bak oyunu’ manzarasıdır.

Ekonomin felç.

Orta sınıf battı.

Dar gelirli aç.

İşsizlik diz boyu.

Çağın Vebasına karşı aşı bile alacak gücümüz yok.

İnsan sirkülasyonunu azaltmak için alınan önlemler bile Sayın Cumhurbaşkanının konuşmacı olarak katıldığı parti kongrelerinde ihlal ediliyor ve kendilerine makam tarafından, ‘Pandemiyi hiçe saydığınız ve üst üste tıklım tıklım salonları doldurduğunuz için teşekkür ederim’ deniliyor.

Gençlik geleceğinden umudunu kesmiş, elindeki son bilimsel eğitim imkanları bile, siyasetçi bozması rektörler eliyle yok ediliyor.

Toplumun yarısından fazlası, ülkenin kurumlarının fabrika ayarlarına döndürülmesi için teneke çalıyor.

Ama iktidar edenler, ‘Yeni Anayasa yapacağız..’ ya da ‘Uzaya çıkacağız’ masalları anlatarak, devasa sorunları çözmeye çalışmak yerine üzerlerini örtmeye çalışıyorlar.

Tutmaz.

Zira, Yerli Uçak ürettik yıllardır göklerde bir türlü inmedi.

Yerli otomobil ürettik, daha fabrikası ortada yok.

Toplumun kuru ekmeğe daha ucuza ulaşmak için saatlerce kuyruklarda beklemesi gerçeğini hiçbir taahhüt, hiçbir oyalama taktiği ile gündemden düşüremezsiniz.

Ben bu satırları karalarken, ABD Senatosu’nun yeni Başkan Bıden’e yazdığı mektubun haberi düştü ajanslara.

Haberde, “Demokrat ve Cumhuriyet partiden senatörler, Türkiye'deki insan hakları ihlallerini gerekçe göstererek Türkiye'ye yaptırım uygulanması için Joe Biden'a bir mektup yazdı.” deniliyordu.

Bu milletin en öncelikli talebi, yıkılan demokrasi binasının yeniden inşasıdır.

O zaman ekonomi de rayına oturacaktır.

Bu milletin en öncelikli talebi aştır, iştir, geçinebilecek kadar gelirdir.

Bu milletin sıkıntısı, akaryakıt fiyatları yüzünden binilemeyen kapıdaki arabadır, tarlaya götürülemeyen traktördür.

Bu milletin sıkıntısı, evdeki kombiyi yakmak yerine, doğalgaz faturası korkusu yüzünden insanların ‘Battaniye altı bir hayat’a mahkum edilmesidir.

O nedenle madem 2023 yılında aya bir adam göndereceğiz.

İlk sıranın kime verileceği konusunda bir referanduma yapın.

Listeye de, Recep Tayyip Erdoğan, Devlet Bahçeli, Kemal Kılıçdaroğlu, Meral Akşener ve diğer liderleri sıralayın.

Milletin yüzde 90’ı ilk sıradakine oy vermezse ne derseniz deyin.

Zira o kadar bunaldık ki, azarlanmaktan, hakaret edilmekten, terörist, vatan haini olarak yaftalanmaktan.

Hiç değilse, birkaç gün de olsa nefes alırız..

Konuk yazar Ahmet ZORLU