Ahmet Zorlu
  Güncelleme: 23-06-2020 06:56:00   20-06-2020 14:18:00

EKONOMİ ÜZERİNE..

EKONOMİ ÜZERİNE..

Kabul edelim.

Türkiye ekonomik açıdan zor ötesi bir süreç yaşıyor ve sorunlar yumağının içinde debelenip duruyor.

Bunu dış güçlere bağlamak, ‘Reisi yedirtmeyiz’ ucuzluğu ile örtbas etmek mümkün değil.

Zira, ekonominin sevmediği en önemli unsur ‘Tek adam rejimleridir..’

Bakınız şöyle Dünya Coğrafyasına.

Aşiret ve Aile Devletleri ile tek adamın yönettiği ülkelerde, ülkenin geliri ne kadar yüksek olursa olsun, o ülkenin halkı sefalet ve cehalet yumağının içindedir.

Zira ekonominin kendine göre kuralları vardır.

Mesela;

Dövizi talimatla yerinde tutamazsınız.
Faizi emirle aşağı çekemezsiniz.
Bir ülkenin ekonomik verilerini, kim oldukları bilinmeyen dış güçler manüple edebiliyorsa;
O ülkede, yönetenler gaflet ve dalalet içerisindedir.
Devletin Merkez Bankası faiz-döviz politikalarını düzenlerken, reel ekonominin gerçeklerine uygun kararlar alamıyor, azar korkusu yaşıyorsa, o ülkede sağlıklı para politikaları ortaya konamaz.
Ve eğer bir ülkede yabancı paraların değeri aşırı yükseliyorsa, o ülkenin ekonomik temellerinde sıkıntılar vardır.
Yani dolar yükseldiği için Ekonomi batmıyor, Ekonomi battığı için dolar yükseliyor.
Zira, nasıl ki aile bütçesi dengede olmadığında bankadan tüketici kredisi alıyor ve borçlanıyor, sonra da borcunuzu ödeyemiyorsanız, ülke ekonomisi de öyledir.

Üretim yok üretim.

Yurt dışından aldıklarınla sattıklarının arasında 100 milyar Dolar fark var.
Bütçe yapıyorsun yaptığın bütçeden 75 milyar dolar fazla harcama yapıyorsun.
Hava alanları, köprü ve tünellerini özel sektör yap-işlet-devret ile yapıyor.
Hastanelerin %80'i özel sektörde.

Havaalanı, hastanesi, köprüsü, tüneli sayı garantili ve dolara endeksli geri ödemeli.

Böylesi bir tabloda sıkıştın mı, Dış güçler kolaycılığı.

Dış güçler senin hangi üretimine engel olabilir ?
Sen teknoloji üreten fabrikalar açtın da dış güçler gelip yıktı mı?
Sen çiftçiye, Kanunda yazılı ‘Bütçenin %1'i destek Olur'u uyguladın da dış güçler gelip elini mi tuttu?
Sen Dünya'da olmayan, çiftçiye ÖTV'yi uygulamaktan vazgeçtin de, dış güçler gelip kafana mı çöktü?
Sen eğitimi örümcek yuvasına döndüresin diye dış güçler mi emretti?
Sen düşünen, şüphe eden, sorgulayan, araştıran okullar açtın da dış güçler mi mani oldu?
Sana 1,5 Trakya büyüklüğünde tarım arazisini boş bıraktıran dış güçler mi oldu?
Bilgisiz, cahil, liyakatsiz, kifayetsizleri Kurumların başına dış güçler mi koydu?
Yandaşlara, hısım akrabaya ballı ihaleleri dış güçler mi verdi ?
Medya satın alması için çiftçinin ziraat bankasına, bir yandaşa televizyonlar ve gazeteler alması için 750 milyon dolar kredi emrini dış güçler mi verdi?
İşte yanılgı, işte pompalanan, bilime ve gerçeğe taban tabana aykırı düşünce bu.

“Dış güçler..”

Ekonomiyi yönetmek, satranç oyununa benzer.
Bir, hamle yapmadan önce düşünecek, başkalarından gelecek hamleleri hesaplayacak, ona göre karar vereceksin.
İki, başkasından gelecek hamleyi önceden kestirip ona göre bir sonraki hamle için hazırlık yapacaksın.
Eğer, ülkenin Cumhurbaşkanı, Dünya ekonomisini parmağında oynatan İngiliz Para Babalarının huzurunda “Seçimlerden sonra faizi mutlaka indireceğim” der, yapamayacağı bir şeyi taahhüt ederse, o İngiliz Türkiye’deki parasını harekete geçirir, bir bölümünü geri çeker, bir bölümünü başka alanlara yönlendirir ve senin paranı 3 günde pula çevirir.
Demokrasilerde, ülkelerin ekonomisini bir kişi değil, uzmanlar kurulu yönlendirir.
Demokrasilerde, ülkenin adalet altyapısını liyakat esasına göre seçilen ve atanan isimler oluşturur.
Demokrasilerde, eğitim sistemi yıllar süren tartışmalarla oluşturulur, kolay kolay bu sistem bir daha değiştirilmez.
Demokrasilerde, ülkenin tarımsal üretimi, uzmanların oluşturduğu kurum ve kurullarca planlanır, planlı üretim olduğu için temel gıda üretiminde sürpriz yaşanmaz.
Ama bu kadar önemli konuda, karar verici tekse, onun da dün ak dediği, ikinci gün kara çıkıyorsa, ne dövizi kontrol altında tutabilirsiniz, ne faizi emrederek indirebilirsiniz.
Mahatma Gandi, yıllar önce, toplumlar için güzel bir öngörüde bulunmuştur.

Derki Gandi;

Toplumları ve ülkeleri batışa sürükleyen unsurlar şunlardır.

1.İlkesiz siyaset;
2. Vicdanı sollayan eğlence,
3. Çalışmadan zenginlik,
4. Bilgili ama karaktersiz insanlar;
5. Ahlâktan yoksun bir iş dünyası,
6. İnsan sevgisini alt plana itmiş bilim,
7. Özveriden yoksun bir din anlayışı…

Ben bu tespitlere bir tane daha eklemek istiyorum..
“Her ota maydanoz, çok bilmiş cahil yöneticiler..”
Türkiye’nin, her şeyden önce genel bir özeleştiriye ihtiyacı vardır.
Yönetenler ile yönetilenler bu özeleştiriyi vermediği ve ülkeyi cehalet girdabına sürüklemeye devam ettikleri sürece, daha çok ekonomik ve siyasi kaos yaşarız.

Konuk yazar Ahmet ZORLU

  Bu yazı 2957 defa okunmuştur.
  YAZARIN DİĞER YAZILARI
BİZİ TAKİP EDİN
  • Tüm Anketler
    Web sitemize Beğendinizmi?
    HABER ARŞİVİ
    YUKARI nisbar giriş betnis giriş yakabet giriş